• Haberler
  • Gündem
  • 'Bizlere düşen birleşik emek mücadelesini örmektir'

'Bizlere düşen birleşik emek mücadelesini örmektir'

Petrol-İş Sendikası Genel Örgütlenme Sekreteri Mustafa Mesut Tekik emek dostlarının birleşik emek mücadelesini örmek zorunda olduğunu söyledi

Bursa’nın Orhangazi İlçesi’nde sendika üyesi olduktan sonra Orhangazi’den İstanbul’un Ataşehir İlçesi’ndeki Cargill Genel Müdürlüğü’ne yürüyen işçilere eşlik eden Petrol-İş Sendikası Genel Örgütlenme Sekreteri Mustafa Mesut Tekik, Gebze 15 Temmuz Milli İrade Kent Meydanı’nda yaptığı konuşmada, “Bizlere düşen temel görevde ideolojik, politik nüansları bir tarafa bırakarak Türkiye halklarına özgürlük, barış, sömürüsüz sınıfsız bir dünya için birleşik bir emek mücadelesini yürütmektir” dedi. Tekik konuşmasında şunları kaydetti: 

İşçi sınıfı için söyleyeceğimiz hep aynı

“Belki basın mensupları için tekrar oluyor ama işçi sınıfı için söyleyeceğimiz sözümüz, her yerde aynı olacak.

Bugün Türkiye toplumunun, Türkiye halkının sindirilmek istendiği, biat kültürünün egemen kılınmaya çalışıldığı, Türkiye’nin kadim coğrafyasının çok kadim değerlerinin uluslararası ve ulusal sermayeye peşkeş çekildiği ve kimsenin buna itirazının istenmediği bir süreçten geçiyoruz.

Ölü toprağı…

Siyasal partiler dahil, basın dahil toplumun çok büyük kesimleri sindirilmişken, Türkiye halkları üzerinde deyim yerindeyse ölü toprağı serilmek istenmişken Türkiye’de direniş adacıkları da yavaş yavaş oluşmaya başlıyor.

Mücadeleleri birleştirmeliyiz

Cargill ve Flormar direnişçilerinin, üçüncü havalimanında kölelik dayatılan inşaat işçilerinin, Tayaş işçilerinin ve başarıyla biten DHL Kargo direnişçilerinin tüm eylemleri birer adacık olarak Türkiye halklarının önünü açıp moralini, cesaretini arttırmaya devam ederken biz sendikacılara ve emek dostlarına, işçi sınıfının öncüsüyüz diyen herkese de bu mücadeleyi birleştirmek ve birleşik bir emek mücadelesini örgütleyerek sermayeye, sermayenin siyasal sözcüsü olan iktidarlara kafa tutmak düşüyor.

Lokal, apolitik saldırılar değil

Sermayenin saldırılarının lokal, apolitik saldırılar olduğunu düşünemeyiz. Sermayenin sözcülüğünü yapan iktidarların da bu tutumunun apolitik, klasik sermaye ve zengin dostluğu olduğunu düşünemeyiz. Bu safdillik olur. Bunun ideolojik bir tavır olduğunu buradaki tüm dostlar biliyor. O halde bizlere düşen temel görevde ideolojik, politik nüansları bir tarafa bırakarak Türkiye halklarına özgürlük, barış, sömürüsüz sınıfsız bir dünya için birleşik bir emek mücadelesini yürütmektir.

Bunun öncülüğünü yapmak bizlere düşüyor. Bizlere barışın, kardeşliğin, işçi sınıfına saygının egemen olduğu müreffeh, özgür, adaletin egemen olduğu bir Türkiye yaratmak düşüyor.”

Bakmadan Geçme