Bütçede de toplumsal cinsiyet eşitliği istediler

8 Mart Gebze Kadın Platformu, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü'nde kadınlar için bir dünya talepte bulundu. Kamusal alanın tümüne yayılan dinselleştirme politikalarından vazgeçilip bütçenin toplumsal cinsiyet eşitliği perspektifiyle hazırlanması da talepler arasındaydı

PAYLAŞ
Kocaeli Zirve - Kocaeli Zirve

Türkiye’de kadınların yaşam koşulları her geride kalan yıl daha da kötüye giderken bu yılın ilk iki ayında toplam 74 kadın cinayeti yaşanması, en temel insan hakkı olan yaşam hakkından da onları muaf tutuyor. 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü nedeniyle 8 Mart Gebze Kadın Platformu tarafından yapılan basın açıklamasının talepler bölümünün geçen yıla nazaran arttığı gözlenirken talepler arasında bütçe tasarısında da toplumsal cinsiyet eşitliği dikkat çekti.

Eğitim-Sen Gebze Şube Sekreteri EylemBahadır tarafından sunumu yapılan basın açıklamasında platformun basın açıklaması Eğitim-Sen Gebze Şube Kadın Sekreteri AylaAktürk tarafından okundu. Basın açıklamasında talepler şöyle sıralandı:

TATİL, KREŞ, BAKANLIK…

“Biz kadınlar 8 Mart’ın tatil edilmesini istiyoruz. Güvenceli iş ve eşit işe eşit ücret sağlanmasını istiyoruz. İş yerlerimizde şiddete, ayrımcılığa ve mobinge uğramak istemiyoruz. Çalışırken çocuklarımızı bırakabileceğimiz kreşler açılmasını istiyoruz. Kadın Bakanlığı kurulmasını istiyoruz.

ŞİDDETE KARŞI YASAL DÜZENLEME

Biz kadınlara, çocuklara, LGBTİ’lere, doğaya, hayvanlara karşı her türlü şiddeti önleyecek yasal düzenlemelerin yapılmasını istiyoruz. OHAL Komisyonu’nun lağvedilmesini, haksız hukuksuz yere işten çıkarılan tüm emekçilerin görevlerine iade edilmesini istiyoruz. Grevli toplu sözleşme hakkı, sendikal hak ve özgürlüklerimizin önündeki engellerin kaldırılmasını istiyoruz. Eğitim ve sağlık alanı başta olmak üzere kamusal alanın tümüne yayılan dinselleştirme politikalarından vazgeçilmesini, bütçenin toplumsal cinsiyet eşitliği perspektifiyle hazırlanmasını istiyoruz.

SİYASETTE EŞİT TEMSİL

Biz kadınlar toplumun yarısıyız. Ama mecliste, belediyelerde ve muhtarlıklarda azınlıktayız. Biz siyaset yapmak ve tüm adaylık listelerinde eşit şekilde yer almak istiyoruz. Biz kadınlar İstanbul Sözleşmesi başta olmak üzere kadınlardan yana imza atılan uluslararası sözleşmelerin gerekliliklerinin yerine getirilmesini istiyoruz.”

…SAVAŞA KARŞI ALANLARDAYIZ

CHP, HDP, İYİ Parti, ÖDP ve EMEP Gebze İlçe Örgütleri ile çeşitli sivil toplum örgütlerinden başkan, yönetim kurulu üyesi ve üye ile belediye meclis üyesi adaylarının katıldığı basın açıklaması polisin yoğun güvenlik önlemi altında gerçekleşti. Basın açıklaması esnasında, “Mücadele kadınları birleştirir, kadınlar dünyayı özgürleştirir” ve “Kapitalizme, eşitsizliğe, kadına yönelik şiddete, gericileştirmeye, güvencesizliğe, savaşa karşı alanlardayız” yazılı büyük dövizler açıldı.

TOPLA SAÇLARINI RAPUNZEL…

Kimsenin namusu olmeycez gari”, “Öykü büyüyecek okula gidecek”, “Transfobiye homofobiye hayır”, “Tacize tecavüze çocuk istismarına hayır” ve benzeri irili ufaklı dövizlerin yanı sıra, “Topla saçlarını Rapunzel, merdivenden çıksın d….s” ve “Öyle erilsin ki yoluna özsavunma koysunlar”  yazılı tebessüm ettiren dövizler de taşındı.

GELSİN BABA, GELSİN KOCA…

Kitle basın açıklaması esnasında normal tempoda, “Cinsel ulusal sınıfsal sömürüye son”, “Jin jiyan azadi. Kadın yaşam özgürlük”, “Görünmeyen emek sesini yükselt”, “Susmuyoruz korkmuyoruz itaat etmiyoruz ve benzeri sloganları hareketli tempoda ise, “Gelsin baba gelsin koca gelsin Devlet gelsin jop inadına isyan inadına özgürlük” sloganları attı.  Basın açıklamasının ardından müzik eşliğinde halay çeken kitle ardından sessizce dağıldı.

KATİLLERİ TANIYOR PEŞLERİNİ BIRAKMIYORUZ

Basın açıklamasında ayrıca şu görüşlere yer verildi: “Bu yıl da 8 Mart Kadınların Uluslararası Birlik Mücadele ve Dayanışma Günü’nde sokaklardayız, meydanlardayız. Dünyada ve ülkemizde neoliberal politikalar doğrultusunda güvencesiz, esnek ve kuralsız çalışma biçimlerinin kadın emeği üzerinden yaygınlaştırıldığı, kadına yönelik her türlü şiddetin ve gerici politikaların arttığı bir dönemi yaşıyoruz. 2019 yılının ocak ayında 43, şubat ayında 31 arkadaşımız öldürüldü. Kadınlar öldürülüyor, zanlılar intihar süsü verip kendilerini aklamaya çalışıyor. Şule Çet başta olmak üzere öldürülen tüm kadınların katillerini tanıyoruz ve peşlerini bırakmıyoruz.

Kadınları ve çocukları dinlemek ve koruyucu, önleyici yasalar çıkartmak yerine iyi hal, haksız tahrik gibi cezai indirimler uygulanmaya devam ediyor. Cinsiyetçi söylemler kadınların sokakta, otobüste, metroda tanımadığı erkekler tarafından fiziksel ve sözlü şiddete maruz kalmalarına dayanak oluyor.

YASALARLA ÇİZİLEN SINIRLARDA YAŞAM…

Toplumsal hayatı baştan aşağı dinselleştirerek kadını kamusal alanlardan uzaklaştıran, sosyal politikaları Diyanet eliyle dizayn eden, laik-seküler yaşamı yok eden ve kadın kazanımlarını hedef alan düzenlemeler, kadınların rızası olmadan zorla yasalaştırılıyor. Cinsel istismarda rıza yaşını 12’ye düşüren düzenlemeler, boşanmaları engelleyen arabuluculuk uygulaması, müfredat değişikliği başta olmak üzere eğitimin dinselleştirilmesi politikaları ve daha çok örnek, yasalar eliyle kadınlara dayatılan yaşamın sınırlarını çok net ortaya koyuyor.

EN ACI ÖRNEĞİNİ FLORMAR’DA GÖRDÜK

Ekonomik kriz en çok kadınları etkiliyor. Cüzdanlar, tencereler boş. Krizin yükünü en çok biz çekiyoruz. Taşeron ve performansa dayalı çalışma biçimleriyle emeğimiz sömürülüyor. . Esnek, güvencesiz ve düşük ücretli işlerde istihdam diliyoruz. İş güvencemiz fiilen ortadan kalkıyor. Çalışma hayatının esnekleştirilmesi en çok bizi etkiliyor, eve hapsediyor, iş güvencemizi, emeklilik hakkımızı gasp ediyor. Bunun en acı örneğini Flormar’da gördük. Flormar işçileri sendikalı olup haklarını aradıkları için işten çıkarıldılar. 297 gün süreyle direnenlerin yüzde 80’i kadın idi.

EŞİT, ÖZGÜR, BARIŞ İÇİNDE BİR YAŞAM

Son iki yıldır kadın kurumsallaşmasına ve örgütlenmesine dönük saldırılarla kadın mücadelesi ve kazanımları engellenmek isteniyor. Belediyelere kayyumlar atanmış, seçilmiş kadın belediye başkanları, milletvekilleri tutuklanmış, kadın dernekleri kapatılmış, kadınların iradesine dönük sayısız hak gaspı gerçekleşmiştir. Biz kadınlar eşit, özgür ve barış içinde bir arada yaşamın sağlanacağı demokratik koşulların sağlanmasını istiyoruz.

HAYATIMIZ VE HAKLARIMIZDAN VAZGEÇMİYORUZ

Biz kadınlar dünyanın dört bir yanında; toplumsal cinsiyet eşitsizliğine, ayrımcılığa, ataerkil toplumsal şiddete, aile içi şiddete, gericiliğe, savaşa, ırkçılığa ve faşizme karşı; kadın dayanışmasını örüyor ve sesimizi yükseltiyoruz. Biz kadınlar düşlerini kurduğumuz eşit ve özgür yaşamın gerçekleşmesi için mücadelemize kararlılıkla devam edeceğiz. Hayatımızdan ve haklarımızdan vazgeçmiyoruz. Geleceğimize sahip çıkmak için düşlerimizin peşinden koşmaya devam ediyoruz.

İTİRAZLARIMIZI ALANLARDA 

DİLE GETİRMEYİ BAŞARDIK

Biz kadınlar her türlü baskı ve sindirme çabasına rağmen alanlarda olmaktan ve sözümüzü söylemekten geri durmadık. Kadın yaşamının fetvalarla biçimlendirilmeye çalışıldığı; taciz, tecavüz, kadın ve LGBTİ cinayetlerinin dur durak bilmediği, çocuk istismarının giderek arttığı ve yasalarca normalleştirilmeye çalışıldığı, esnek güvencesiz çalışmanın temel istihdam biçimine dönüştürüldüğü ve en temel haklarımızın dahi kullanılamaz hale getirildiği koşullarda sokaklara çıkarak, itirazlarımızı alanlarda dile getirmeyi başardık.

MÜCADELEYİ SÜRDÜRECEĞİZ

Adil, eşit, özgür, laik, dayanışmacı ve barış içinde yaşayacağımız bir dünyayı yaratmak bizim ellerimizde. Bize dayatılan yoksulluğu, şiddeti, ayrımcılığı ve gericiliği kabul etmiyoruz. Eşit, özgür ve barış içinde bir arada yaşamın sağlanacağı demokratik koşullar oluşana kadar mücadele etmeye devam edeceğiz.

Biz kadınlar mücadelenin kadınları birleştireceğini, kadınların dünyayı özgürleştireceğini tüm alanlarda haykırıyoruz. Dünyanın her yerinde ve ülkemizde emeğimiz, bedenimiz ve kimliğimize yapılan saldırılara, ‘Vardık, varız, var olacağız’ diyerek düşlerimizin rüzgarına yelken olmaya devam ediyoruz. Yaşasın kadınların uluslararası birlik, dayanışma ve mücadele günü. Yaşasın 8 Mart.”

HABERİ PAYLAŞ:
BUNLARA DA BAKIN