Hatay'da neler oluyor? - Tahsin Keskin

Hatay'da neler oluyor?


12 Kasım 2022 tarihlerinde Kocaelispor’un deplasmada oynadığı İskenderunspor maçı için Hatay’a gitmiştim.

Maç Hatay’ın merkez ilçesi Antakya’da oynandı.

İki gün bir gece Antakya’da kalıp, şehri baştan aşağıya gezmiştim.

Antakya, geniş bir alanda oldukça dağınık bir yerleşim yeri.

Orada bulunduğum süre içerisinde tarihi hakkında bilgiler de edindiğim kent hakkında bazı şaşkınlıklarım olmuştu.

Çok eskiden çok büyük depremlerin görüldüğü kentte yüksek binaların çok fazla olması dikkatimi çekmişti.

Yüksek yüksek binalarla sanki geçmişte depremlerle hiç alakası olmayan bir şehrin görüntüsü vardı.

Üstelik Amik Ovası’nın tarıma çok elverişli olduğunu ve zeminin konut yapımı için asla uygun olmadığını herkes biliyordu.

O yüzden ne kadar şaşırsamda büyüklerimizden daha mı iyi bileceğiz, demiştim!

Geçmişte çok büyük yıkım ve can kayıplarının yaşandığı bu fay hattında değil yüksek katlı binalara iki katlı binalara bile nasıl izin verildiğine şaşırıyorum.

Depremi vuran diğer kentlerde de durum farklı değil maalesef.

Her karışını büyük bir zevkle gezdiğim tarih kokan diğer şehirlerimizde yaşanan bu felaketle biz de ruhen yıkıldık.

Kocaeli Zirve Gazetesi’nden Sorumlu Yazı İşleri Müdürüm Burcu Nazlı’yı da deprem bölgesine gönderdik.

Hem Kocaeli Gazeteciler Cemiyeti’nin yardımları ihtiyaç sahiplerine ulaşacak hem de bir gazeteci olarak bölgeden izlenimler edinecek.

Ancak peşin peşin şunu söyleyebilirim, deprem bölgesindeki durum öyle televizyonlardan izlediğimiz gibi değil.

Çok daha fena, çok daha kötü haberler geliyor.

Ajanslardan gelen lokal ve denetimden geçen haberler olduğu için deprem bölgesinde çok daha büyük acıların yaşandığını düşünüyorum.

O yüzden deprem bölgesine giden Burcu Nazlı ile çok daha net bilgilerle sizleri haberdar edeceğimizi söyleyebilirim.

Şimdi gelelim yardımların Hatay’a neden geç ulaştırıldığı meselesine.

Kahramanmaraş depremini doğuran Doğu Anadolu Fay Hattı’nın en uç noktası Hatay’da bitiyor.

Fay, Doğu Anadolu’dan başlayıp oraya kadar uzanıyor. Bu fay hattının en uç noktasına yığılan enerji Hatay’ı vurdu. Ancak burada depremin gücünü arttıran doğal bir faktör daha var. O da Amik Ovası’nın zemin yapısının alüvyon olması.

Hatay’da diğer ilçelerin hepsi depremden zarar gördü.

Ancak yerleşimin büyük bir çoğunluğu merkez ilçesi olan Antakya olduğu için en büyük yıkım ve can kaybı da burada yaşandı.

Adana ile Hatay’ı birbirine bağlayan Belen’de de, Gaziantep’i, Hatay’a bağlayan yolun Kırıkhan bölümünde de büyük hasar vardı. Yol kapanma noktasına gelmişti.

Ayrıca gelen yardımların Antakya’ya ulaşmadan diğer deprem bölgelerine de yönlendirildiği haberleri var.  Yani ciddi şekilde koordinasyon eksikliği oldu.

Bütün bunların yanında Hatay Havalimanı pistlerinin de zarar görmüş olması bütün yardımları engellemiştir.

Kısacası Antakya coğrafi konumunun dezavantajını yaşamıştır.

Öyle birilerinin iddia ettiği gibi resmi kurumların bilerek ve isteyerek Antakya’ya yardım ulaştırılmadığını iddia etmek, edepsizliktir.

Ancak 10 ilin bir anda yerle bir olduğu bu depremde devlet müdahalesinin zamanında ve yeterli düzeyde olmadığını da kabul etmeliyiz.

Daha iyisi yapılabilir miydi?

Evet, yapılabilirdi.

Zor zamanların dostu Türk Askeri’nin çok daha erken müdahalesini bekliyorduk.

AFAD ve diğer yardım kuruluşlarının da sevk ve idaresinde geç kalındığını düşünüyorum.

Örneğin her afet yerine her kurumdan önce giden Kızılay’ı pek ortalıklarda göremedik.

Gerçekten Kızılay nerde?

Asker, şimdi sahada olmayacak da ne zaman olacak?

Bütün bunlara rağmen Türkiye’nin uğradığı bu felaketten siyasi çıkarımlar yapanları ayıplıyorum.

Türkiye tarihinin en büyük doğal felaketi  üzerinden prim yapmak insanlığa yakışmaz.

Yapılanları, yapılamayanları eleştirelim ama bu felaketten siyasi rant elde etmeye çalışanlara da yol vermeyelim.

----------------------------------------

KAHİN Mİ, ŞARLATAN MI?

Türkiye, Kahramanmaraş’taki 7.7 ve 7.6’lık depremlerle sallandı. 45 saniye süren deprem,  Hatay, Adana, Gaziantep, Malatya, Kilis, Adıyaman, Diyarbakır, Şanlıurfa, Osmaniye’de büyük yıkıma neden oldu.

Öncelikle hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar, geriye kalanlara başsağlığı diliyorum.

Türkiye’nin başı sağ olsun.

17 Ağustos 1999 Gölcük Depremi'ni yaşamış biri olarak depremin ne olduğunu çok iyi bilen biriyim.

O yüzden merkez üssü Kahramanmaraş olan ve geniş bir coğrafya etkileyen bu depremde yaşanan büyük acıları yüreğimde hissettiğimi belirtmek isterim.

Türkiye'nin bir bütün olarak depremin yaralarını saracağımıza inanıyorum.

Ancak bazı şarlatanların bu durumdan kendilerine pay çıkartıp kahin ilan edilmesine de fırsat vermemeliyiz.

Önce şunu belirtmemiz gerekiyor.

Daha önceki tarihlerle yaşanmış depremlerin istatikleri ile bazı öngörüler yapılabiliyor ama depremin gününü, saatini belirleyebilen teknolojinin henüz olmadığı günümüzde depremi önceden tahmin etmek de mümkün değil.

Öyle denildiği gibi üç beş gün önceden bunu bilmek imkansızken ortaya çıkan bazı şarlatanlar, sosyal medyadan yaptıkları paylaşımlarla insanları tedirgen etmeye devam ediyor.

Şarlatanların ülkemizde olmasına alışmıştık ama bu sefer bu şarlatan yurt dışından çıktı.

Deprem uzmanı olarak kendini tanıtan Frank Hoogerbeets, Maraş’taki deprem ile ilgili 3 Şubat günü paylaşımda bulunmuş.

Hoogerbeets’in, 3 Şubat'ta sosyal medyada yaptığı paylaşımda "Er ya da geç bu bölgede (Güney-Orta Türkiye, Ürdün, Suriye, Lübnan) 7.5 deprem olacaktır" ifadelerine yer vermiş.

Hoogerbeets’in bu tweeti ve tahmini kısa sürede sosyal medyada gündem olarak binlerce kişi tarafından beğenilerek ‘deprem kahini’ ilan edildi. 

Hoogerbeerts'in tahminini gösteren paylaşım, depremin ardından en çok konuşulan konular arasına girdi. Özellikle Türkiye'deki birçok gazete ve televizyon kanalı gün içerisinde Hogerbeets’in ifadelerini kullandı.

Hatta bir kısım medya Hogerbeets’in deprem tahminlerini okuyucularına ve izleyenlere servis ederek bu adamı ‘Deprem Kahini’ ilan etti.

Aslında işin aslının çok farklı...

Hoogerbeets’in daha önceleri de sosyal medya hesabından Türkiye’de ve Dünya’nın çeşitli bölgelerinde deprem tahmininde bulunduğu fakat depremlerin yaşanmadığı ortaya çıktı.

Hoogerbeets 2019 yılında 17 ve 21 Şubat tarihleri arasında 7,8 veya daha büyük şiddetteki bir depremin meydana geleceğini iddia etmişti. Söz konusu tarihlerde ise herhangi bir deprem yaşanmadı.

Öte yandan deprem uzmanı denilen bu adam, yine 30 Ağustos ve 2 Eylül tarihleri arasında 6 ila 7 şiddetinde bir deprem meydana gelebileceğini belirterek insanları uyarmış ancak yine tahminlerinde yanılmıştı.

Hoogerbeets yine 2019 yılının başlarında Türkiye’yi 6 veya 7 şiddetindeki bir depremin beklediğini söylemişti. Ancak bunda da yanılmıştı.

Son olarak Hoogerbeets’in 7-9 Mart tarihlerinde Türkiye’de 7 büyüklüğünde deprem olacağını iddia etmişti, yine yanılmıştı.

Yıllardır Türkiye’de deprem olacağı tahminlerini yapan Hoogerbeets’in bu yıl haricindeki hiçbir tahiminin tutmadığı anlaşıldı.

Frank Hoogerbeets’in Twitter hesaplarından yanıldığı tahminlerin paylaşımlarını sildiği de ortaya çıktı.

Şimdi bu adama Türkiye’deki çok önemli gazete ve televizyonların nasıl inandığına hayret ediyorum.

[email protected]

YAZIYI PAYLAŞ!

YAZARIN SON 5 YAZISI
29Mar

Seçimi neden kaybedecek ?

28Mar

İzmit’te büyük sürpriz!

27Mar
25Mar

Bir iftardan daha fazlası!

22Mar