Kemal Taş Ön seçime halkı da katmalıyız
CHP Nenehatun Mahalle Başkanı, aynı zamanda il disiplin kurulu üyesi Kemal Taş ön seçime desteği sınırsız verdi: 'Sadece üyeler değil halk da oy kullanabilmeli'
Siyasi partilerin taban yapılanmalarında ekseriyle öne çıkan yapılanmalar il ve ilçe teşkilat veya örgütleri olur. Hlbuki partilerin mahalle teşkilat ve örgüt yapılanmaları da vardır. Siyasi partiler yasasına göre hükmü şahsiyeti yoktur. Başkan ve yönetimleri atamayla belirlenir. Seçim yapılanı hiç yoktur veya denk gelinmemiştir. Siyasi parti ayrımı gözetmeksizin, tamamına yakını seçim dönemleri haricinde kapıları tamamen kapılı, sadece tabeladan ibaret yerlerdir. Siyasi çalışmalarında ne yapıp edecekleri, özgün çalışmalar ile değil ilçe veya ilden talimatla yönlendirilir. Ama ezberi bozan, mahalle tipi siyasette çıtayı yükseltenleri de var.
Siyasette başarının ana göstergesi seçim sonuçları ise, o sonuçlar da başarının belgesidir. CHP gerek ülkemiz gerekse ilimiz ve ilçelerinde önemli oy kaybına uğramıştır ama mevcudu dahi koruyamazken oyunu hiç olmazsa sayı olarak yükselttiği mahalleler de yok değil. Onlardan biri Darıca'nın Nene Hatun Mahallesi. CHP bu mahalledeki oy sayısını 24 Haziran'daki genel seçimlerde, bir önceki seçime göre olarak arttırdı. Oranda ise kayda değer bir değişim olmadı çünkü mahalledeki seçmen sayısında da artış oldu.
Kemal Taş başkanlığındaki CHP Darıca Nene Hatun Mahalle Örgütü geride kalan iki yılı aşkın sürede sıradışı çalışmalara imza attı. Yönetim aynı zamanda ilçe yöneticisi olan Ali Kaplan, Ali İhsan Güven, Adil Bozkurt, Cemal Beltan, Sertif Canpolat, Gudbettin Vergül, Erhan Muti, Remzi Zurnacı, Servet Yaman, Salim Ayhan, aynı zamanda ilçe kadın kolları yönetiminde de yer alan kadın kolları başkanı Atife Kaya ve Gençlik Kolları Başkanı Fatih Çelik'ten oluşuyor. Mahalle örgütünün eski yöneticilerinden Gazi Sağlam ile birlikte pek çok eski, tecrübeli isim de mahalle yönetiminin destekçilerinden.
Mahalledeki okulun kapısının olduğu sokakta çok sayıda yaralamalı kaza olduğu gerekçesiyle sokağın trafiğe kapatılması için imza kampanyası, geçen yıl ki 30 Ağustos Zafer Bayramı kutlamalarında mahalleden ilçe merkezine yürüyüş, hiçbir banka şubesinin yanaşmamasına karşın mahalleye bir ATM cihazının kandırılması, kütüphane… gibi etkinlikler belli başlı dikkat çekenleri oldu. Duyurusu ile sosyal medya ile sınırlı kaldı. ATM için yapılan ve sonuç alınan çalışmayı ise bir siyasi ayıpla AKP sahiplendi ancak buna zemin tanınması, icraatın kamuoyuna aktarılması konusundaki bir CHP yetersizliği olarak dikkat çekti.
CHP Darıca Nene Hatun Mahalle Örgütü'nün başkanlığını sürdüren Kemal Taş aynı zamanda CHP İl Disiplin Kurulu üyesi. Aktif siyaseti rutin ziyaretler ile sınırlı tutmamanın, insanlara sorunları üzerinden dokunmanın sonucunu da aldılar. Kemal Taş ile siyaseti, CHP'yi, mahalle tipi siyaseti… konuştuk.
Genel siyasetle başlayacak olursak, 24 Haziran sonrası partinizdeki malum hadiseleri nasıl yorumlarsınız?
O sürece, hatta halen devam eden o sürece ilişkin olarak elbette fikrim, düşüncem, tavrım var ama ne düşündüğümü şahsınızda, kurumunuzda basınla paylaşmam. Sadece şunu söylemek isterim. Önümüz yerel seçim ve biz sadece yerel seçime odaklanmalıyız.
Öte yandan partimizde 24 Haziran seçimleri sonrası yaşananların kavga olarak tanımlanmasını doğru bulmuyorum. Demokrasilerde olması gereken bir düstur bu. Birileri farklı bir şey söyleyecek, birileri muhalif olacak, tartışacak. Zaten bu parti bu halde olmasa, benim de işim olmaz. Herkes fikrini söyleyecek. CHP bir lider partisi değildir. CHP bir kitle, bir örgüt partisidir. Kumanda edilecek bir parti değildir. Genel başkan da olsa, kim olursa olsun sonuçta bir kitle var ve o kitle tarafından idare edilir. Genel başkan da başına buyruk şekilde partiyi çekip çeviremez çünkü bu sefer partinin içinde yer alanlar karşı çıkar. Ama diyebilirim ki CHP, Türkiye'de demokrasinin işlediği ve kendi içinde tartıştığı tek yerdir. Muharrem İnce cumhurbaşkanı adayımız, Kemal Kılıçdaroğlu genel başkanımız olarak bizim değerimizdir. Sosyal medya üzerinden, her iki değerimize yönelik söylemleri tasvip etmem.
Tabi ki Türkiye'nin şu an içinde bulunduğu dönem kötü bir dönem. CHP iktidarı ile yeniden eşitlik, özgürlük, demokrasi, insan hakları gibi temel değerlere sahip bir ülke haline gelecektir.
CHP gerek belediye başkanlığı gerek meclis üyeliği için adaylarını atamı ile mi, ön seçim ile mi belirlemeli. Niçin?
Önümüzdeki süreçte bakalım kimler aday adayı çıkacak. En doğru tercihi, üye temelli ön seçim yapılması halinde üyemiz verecektir. Tabi burada üyelerimiz adına çalışan bir mahalle yönetimi var. Bütün üyeler parti içinde kimin faal olduğunu, ne çalışmalar yapıp yapmadığını, kimin aday olduğunu bilmez. Bizler kendi üyelerimizi sürece dair bilgi ve tecrübelerimiz dhilinde bilgilendirecek, ona göre kararımızı vereceğiz.
Bana göre, demokrasinin gereği olarak ön seçim üye ile sınırlı tutulmamalı, partiye de aşmalıdır. Burada sivil toplum kuruluşları var. Mesela bir yerde sandık kurulmalı, hangi siyasi düşünceden olursa olsun, hatta o partinin üyesi, yöneticisi, başkanı olsun tüm vatandaşlara, 'CHP'nin Darıca Belediye Başkan adayı kim olsun?' diye sorulmalıdır. Halka kimi aday görmek istediğini sorarsanız, o kişi sandıktan aday olarak çıkarsa halk bu sefer kendi adayına yönelecektir. O halde çok daha demokratik bir uygulama hayata geçer. Belki çok uçlarda olacak ama isim üzerinden örnek vermek gerekirse, AKP'nin İlçe Başkanı Muzaffer Bıyık'a dahi o seçimde oy hakkı verilmelidir. Muzaffer Bıyık'ın o sandıktan CHP'nin adayı olarak her kim çıkarsa çıksın, oy vermeyeceği şüphesizdir ama CHP'ye oy vermeyeceği bilinen kişilere dahi, 'Ben oy vermedim vermeyeceğim ama madem belediye başkanlığını CHP adayı kazanacak. Adayı bence şu kişi olmalıdır' diye seçenek yapma olanağı tanınmalıdır. Siz ülke olarak böyle bir demokrasi biçimini hayata geçirdiğinizde, dünyanın hiçbir ülkesi ülkenize bakarak demokrasi dersi vermeye de yeltenemez. Demokrasiyi tam anlamıyla uygulamış, işletmiş bir ülkeye kim hangi cüretle demokrasi dersi verebilir. Bugünkü sistemde ise, milletvekilini aslında biz seçmiyoruz. Önümüze bir liste geliyor, gidip o listeye oy veriyoruz. Bugün ilimizin 13 milletvekili var. Çok nadir yaşanan istisnalar hariç, isimlerini partilerini söyleyebilen var mı?
Ön seçimi parti üyesiyle yaptığınız zaman, sonuçta partinin üyesidir ve partinin üyesi ile toplumun tüm kesiminin verdiği karar arasında fark vardır. Parti üyesi, yöneticiler tarafından yönlendirilebilir ama tüm vatandaşlar, yönlendirilemez. Halkın katılımıyla yapılacak bir ön seçimde aday, belediye başkanlığını kesine yakın ihtimalle kazanacaktır. Ön seçimde üyenin yeterli yetersiz, hak ediyor etmiyor ayrıntılarından öte duygusal bir tavırla tercihte bulunması riski de vardır. Halkın katılımıyla yapılacak ön seçimde bu risk de yoktur. Bence bu ön seçim modeli işletilirse, Türkiye'de devrim niteliğinde bir durum olur.
Çarşaf liste ile blok liste tartışmasının şiddete bile dönüştüğü bir il kongresi yaşadınız ve siz de disiplin kuruluna seçildiniz. Sizce kongrelerde çarşaf liste mi, blok liste mi olmalı?
Delege sisteminde; delege partiyi yönlendiren kişi olarak görüyor ama bu sefer de o delegeyi seçenler dahil olmak üzere çok sayıda üyeyi pasifize etmiş oluyorsunuz. Delege seçilen partili kongre veya ön seçimde istediği şekilde oy kullanıyor ama kendisini delege seçen üyeye soruyor mu? İl, ilçe veya kurultay delegesi, soruyor mu?
Ben bunu partimi eleştirmek için söylemiyorum ama kongrelerde yönetimin belirlenmesi için çarşaf liste uygulaması ne kadar demokratik? Seçime belki çarşaf liste ile gidiliyor ama o esnada da anahtar listeler devreye giriyor. Bence blok listeli seçim, anahtar listenin kullanıldığı çarşaf listeli seçimden çok daha demokratiktir. Anahtar liste olmaması halinde, çarşaf liste blok listeden daha demokratiktir.
24 Haziran seçim sonuçlarının parti tabanında bir yılgınlık, küskünlük oluşturduğu ortada. Bu nasıl aşılır?
Seçim sonuçları bizim için hiç de iç açıcı olmadı. Bu CHP için asla bir savunma mekanizması olamaz olmamalı ama AKP'de de bir erime olduğu ortada. Bu erime daha da sürecektir. Artık Recep Tayyip Erdoğan da, kendisini çok sıkı bağlı kitleler tarafından 'Acaba' diye bakılmaya başlanan biri oldu. Bir Telekom vakası, bir kısa süreliğine ucuz fiyattan satışa çıkartılan dövizler şüpheleri yükseltti. İlçemiz dahil olmak üzere yerel yönetimlerdeki başarısızlıklarının yanı sıra şaibe kokan işleri ve ihaleleri, yandaş kayırmaları, kendi içlerinde bile ötekileştirmecilikleri bu erimeyi sürdürecektir. Ama bu da yeterli değil. Bizim CHP olarak yapmamız gereken oradaki erimeyi, partimize kanalize etmeyi başarmaktır.
CHP bunu nasıl yapacak veya yapmalı?
Mahallemiz Nene Hatun, CHP'nin 24 Haziran seçimlerinde oyunu yükseltmeyi başardığı çok az sayıdaki mahallelerden biri. Yanılmıyorsam, Kocaeli'de ikinci bir örnek yok. Biz bu oy yükselmesini, oturduğumuz yerden yakalamadık. Sosyal medyadan da paylaştığımız, halka dokunan icraatlar ile yakaladık. Halka dokunmayı düğün, dernek veya taziye ziyaretleri ile sınırlı tutmuyorum. Bunlar zaten insani refleksler. Yani şahsım dhil olmak üzere mahalle örgütümüzün yöneticileri, aktif siyaset yapmadığımızda da o düğün derneklere, taziyelere gidiyorduk. Asla önemsizdir demiyorum ama çıtayı biraz daha yükseltmek, insanlara biraz daha samimi dokunuşlarda bulunmak gerekiyordu. Biz bunları yaptık. Mahallemiz muhafazakar duruşlu yurttaşlarımızın yoğun olduğu bir mahalle. HDP'nin de etkili olduğu bir mahalle. Biz böyle bir mahallede oy oranımızı yükselttik. Ve bu kıyaslamayı Cumhurbaşkanı adayımız Muharrem İnce'nin aldığı oy oranı üzerinden değil milletvekilliği oy oranı üzerinden yaptığımızı da hatırlatmak isterim.
Tekrar aynı soruya dönelim. Bir yılgınlık, bıkkınlık var. Nasıl aşılır?
Bu aşamada öncelikle ihtiyaç duyulan, etkili, kitleleri heyecanlandıracak bir programın acilen genel merkezimiz tarafından hazırlanmasıdır. İl, ilçe, mahalle örgütü yöneticileri olarak bizlere düşen parti üyelerimizi, sıkı seçmenlerimizi ama ziyaretle ama bir araya getirerek önce ihtiyaç duydukları morali aşılamak olacaktır. Yalnız olmadığımıza dair birbirimizden aldığımız güç ve enerjiyle yine harekete geçmeliyiz. Bu bir gereklilikten öte, mecburiyettir. Şahıslara yönelik bir de naçizane şu telkinim olacak. 24 Haziran seçimlerinden kötü bir sonuçla çıkmış olabiliriz. Ama dünya dönüyor. Ülkemizin, ilimizin, ilçemizin CHP'ye ihtiyacı var. CHP iktidarının sağlanması için bizlere, birbirimizin desteğine ve her zamankinden daha fazla omuz omuza olmaya ihtiyaç var.
CHP Darıca Nene Hatun Mahalle Örgütü olarak yerel seçime yönelik ne tür çalışmalarda bulunmayı planlıyorsunuz?
Dün ne yaptıysak bugün de aynısını tekrarlama amacındayız. Aslında yerel seçime yönelik özel bir durum da olmayacak sadece yoğunluk biraz daha artacaktır. Yine mahallemiz bazında halka ve sorunlarına daha fazla dokunmak, mahallemiz sorunlarının CHP adayının çözüm önerileriyle birlikte vaat, icraat listesine girmesi, mahallelinin tümünün yerel yönetimden beklentilerinin ötekileştirmeden tespit edilmesi gibi çalışmalarımız olacak. Şunu unutmamak lazım. CHP, Darıca'da yerel iktidara geldiğinde sözde değil özde tüm Darıcalılar'ın belediyesi olmalı. Örneğin bu dönemin yönetiminin kültür sanat etkinliklerinde sadece belli bir kesimin hedef kitle olarak belirlendiği eksiği var. AKP tipi yönetim zihniyeti CHP'lilerin şahsında sosyal demokrat seçmeninin o ihtiyacını giderme yönünde, oralı değil. Biz iktidara geldiğimizde böyle yapmamalıyız. Kültür sanat etkinliklerinde öylesi bir kitlenin varlığını da göz ardı etmemeliyiz. Çünkü o makama gelip o yetkiyi aldığınızda, her ne yapıyorsanız yapın her kesimden halkın parasıyla yapıyorsunuz. Mahallelere, mahalle içindeki semtlere yapılan hizmetlerde o mahalle veya civarın seçmen tercihinin etkisini zaten konu bile etmiyorum.
CHP kimliğinizle, şahsınız adına bir hedefiniz var mı?
Aktif siyaset hedefsiz olmaz. Nene Hatun'da mahalle başkanı iken il disiplin kurulu üyesi seçildim, mahalle başkanlığım sürüyor. Açıkçası, il disiplin kurulu üyeliğim, hedefim olan bir siyaset değildi. Aktif siyasette de şahsım adına, belediye başkan adaylığı gibi bir düşüncem en azından günümüz, dönemimiz itibariyle kesinlikle yok. Bir diğer makam belediye meclis üyeliği adaylığına ilişkin olarak ise bugünden kendimi bağlayacak şekilde konuşmam. Henüz mahalle örgütümüzde bu konuyu hiç gündeme getirmedik, tartışmadık. CHP'den her kim belediye başkan adayı olursa olsun meclis üyesi listesinde mahallemizden muhakkak biri veya birileri yer alacaktır. O kişinin kim olacağını, ben dhil tek başımla belirlemem. Kim olmayacağını da aynı şekilde ben belirlemem. Kendi adıma, kendimden şüphem yok. Aktif siyasette varlık sebebim, önce ülkem sonra partimdir. Günümüz koşullarında bir esnaf olarak, bugünkü politik duruşumun bedelini kendi adıma ben de ödedim. Hiç gocunmuyorum. Ödetecekleri her bedeli göğüslemeye de hazırım. Ne zaman, nerede ne şekilde duracağımı da, kişisel ve ekonomik yeterlilik de haddimi de bilirim. Şayet mahalle örgütümde şahsımın belediye meclis üyesi adaylığının partime oy getirisi olacağına kanaat getirilirse durmam gereken yerde dururum. Bir başka arkadaşım üzerine aynı kanaatte bulunulursa, yine durmam gereken yerde dururum. Belediye meclis üyeliğine dair de bugün itibariyle bir düşüncem yok ama ilerleyen günlerde ve süreçte tavrım negatif veya pozitif anlamda netlik kazanacaktır.
Çok kısa bir süre sonra partinizde belediye başkan aday adaylığı süreci başlayacak. Özellikle CHP için çok kırılgan bir süreç. Sizce nasıl geçirilmeli?
Bu sorunun CHP üyesi değil şahsımda CHP Darıca Nene Hatun Mahalle Örgütü başkanına geldiğinin farkındayım. Öncelikle sözde değil özde bütün aday adaylarına eşit mesafede olup adayın açıklanmasının ardından yekvücut olmayı başarmalıyız. Elbette çok sayıda aday adayı çıkacak. Elbette şahsım adına gönlüm onlardan birinin adaylığında olacak ama konumumdan esasla, bunu dışa vurmayacağım, yönetim olarak vurmayacağımız bir süreç olacak. Ben il başkanından tüm ilçe başkanlarına her kim aday adayı olursa olsun aday adaylık sürecini tarafsız, kırıp dökmeden geride bırakacağına inanıyorum. CHP'de şahsım dahil mahalle başkanlarının, ilçe başkanlarımın, il başkanımın aday adaylık sürecinde adayı yoktur. Adayın açıklanmasıyla birlikte adayı vardır. Öyle de olmalıdır. Aksi bir tutum ve davranışta, parti örgütünü bile toparlamak mümkün olmuyor.
CHP Nenehatun Mahalle Örgütü, mahallesine ATM kazandırmak, okulun önündeki sokağın trafiğe kapatılması gibi önemli çalışmalara imza attı ve dikkat çekti. Bir mahalle örgütü olarak çalışmalarınızı değerlendirir misiniz?
Mahalle örgütü olarak siyasi çalışmalarımızı ağırlıklı olarak sosyal medyadan duyuruyoruz. Bir şeye çok dikkat çekiyoruz. Örneğin ibadet için camiye gittiğimizde bunu paylaşmaz, güzel dinimizi siyasete alet etmeyiz. Vatandaşlarımızın iyi ve kötü günlerinde yanında olmak, onlar aynı zamanda aynı mahallemizin sakinleri ve komşularıdır. İnsani bir duruş ve tutumdur. Bunların bir kısmını sosyal medyadan duyurma amacımız siyasi bir çalışmadan öte mutluluğun, acının paylaşılması ve duyulması içindir. Bu tür etkinlikler siyasi bir iş değil, insani bir tutumdur.
Sözünü ettiğiniz çalışmalar gerçek anlamda bizim de, 'İş yaptık' diye içimize sinen çalışmalardır. Mahallemize ATM kazandırılması için yaptığımız çalışmaların, imza kampanyasının, en temel yurttaşlık halkının bir takım siyasi çevrelerce önce, 'Yetkiniz yok' diye engellenmeye çalışılıp ardından, 'Mahallemize bu ATM'yi biz kazandırdık' diye bir emeği gasp etmelerinin takdiri ve yorumu, kamuoyunundur.
Burada her ne yaptıysak ve yapacaksak tek başına ne Kemal Taş, ne de mahalle yönetimi yapmıştır. Üyelerimizin destek ve katılımları ile birlikte, hep birlikte yaptık. Ben bu çalışmalardan ötürü yöneticilerime, tüm üyelerime ve mahallemizden sorumlu belediye meclis üyemiz Şevki Yıldırım'a, desteklerinden ötürü ilçe başkanımız Yakup Törk ve yönetimine şahsım ve mahalle örgütüm adına teşekkür ederim.
Zaman içinde yaşanan kimi hadiselerden esasla yollarımızın ayrıldığı arkadaşlarımız da olmuştur. Ben onlara da, bizimle birlikteyken yaptıkları çalışmalar ve katkılardan ötürü teşekkür ederim.