'Bedenine zarar veren dinen günaha girer'

“Bazı matem programlarında, bazı yerlerde zincir olayı vardır. Aslında zincir sembol ve göstermelik bir olay olması gerekir. Peygamberimizin Ehlibeytini Kerbela’dan Şam’a kadar zincirlerle vura vura götürdüklerini temsili olarak o zincir vurmayı icra ediyorlardı ama temsili olarak. Tabi ister istemez bazı yerlerde gençler duygusal ve hissiyatlı davranabiliyor. Orda işin dozajı biraz aşırıya kaçabiliyor. Bizde işin bu boyuta varmaması ve yanlış anlaşılmalara meydan vermemek ve daha güzel bir program icra edebilmek maksadıyla programlarımızda kesinlikle böyle bir şeye izin vermiyoruz.

Biz zaten bunun olmaması gerektiğini savunuyor ve her platformda dile getiriyoruz. Çünkü herkes işi dozajında yapmayabilir. Ve bu şekilde bedenine zarar verirse dinen günaha düşmüş olur. Zarar vermese bile dışarıdan bakıldığında hoş bir görüntü oluşturmaz. Bu yüzden bizim asıl hedefimiz Muharrem Ayı’nda Kerbela’da yaşanan olayları anlatabilmek. İnsanları düşündürebilmek. Asıl hedefimiz bu olduğu için görsel boyutuna çok önem vermiyoruz.”

Türkiye’nin ilk ve halen tek

Türkiye’de vakıf statüsüyle Türkiye’nin ilk ve halen teki olan Türkiye Caferileri Vakfı’nın temeli Darıca’nın Osmangazi Mahallesi’nde 2006 yılında, dernek olarak atılmıştı. İki yıl boyunca kiraladığı bir yerde faaliyetini sürdüren vakıf 2008’den itibaren aynı mahallede, Recep Yazıcıoğlu Caddesi, No: 15 adresindeki kendi yerinde sürdürüyor.

Asıl amaç öğrenci yurdu

Alt katla birlikte 2 bin 350 metrekare kullanım alanına sahip. Giriş katı Kur’an kursu. Üstteki iki katta KOMEK kursları, vakfın kiracısı olarak faaliyet gösteriyor. Binanın en üst kadı henüz yeni. İdari işler için düşünülüyor. En alt kattaki 600 metrekarelik yer ise çok amaçlı bir salon niteliğinde. Caferiler’in Hüseyniye diye tabir ettiği, Hz.Peygamber ve ehlibeytinin doğum günleri, şahadet günleri gibi özel günlerde programların yapıldığı yer. Bu kat aynı zamanda yurt içi yurt dışından gelecek misafirler için konaklama yeri olarak da tasarlanıyor. Vakıf yönetiminin asıl amacı ise bir öğrenci yurduna dönüştürmek.

İsabetli tercih pozitif tepki

Bugün itibariyle üçüncü bölümüne yer verdiğimiz yazı dizisine yönelik gerek haber sitemize, gerekse vakfa ulaşan tepkilerin büyük bölümünün pozitif olması, Kocaeli Zirve olarak isabetli bir tercihte bulunduğumuzun göstergesi oldu. İkinci bölümde sohbetimize vakfın kurucu yöneticilerinden sekreter Hasan Apaydın yer almıştı. Apaydın ile Caferiler’in toplumun geniş kesimlerince merak edildiğini gözlemlediğimiz Muharrem Ayı geleneklerine de değindik. Apaydın sorularımız üzerine şu yanıtları verdi:

Caferiler’de Muharrem Ayı orucu zaruri değil

“Muharrem ayında Alevi kardeşlerimizde 12 gün Muharrem orucu var ama Caferiler’de Muharrem ayı orucu zaruri bir şey değil. Muharrem ayının ilk 9 günü oruç tutmak sünnettir. Bizde Aşura Günü oruç tutulmaz. 10’ncu günden sonra da yine oruç tutmak sünnettir, vacip değildir.

Toplu iftarlarımız Ramazan Ayı’nda oluyor ve ay boyunca iftardan sonra her akşam vakfımızda program yapıyoruz.

Muharrem Ayı’nın ilk 13 günü matem programı adı altında, programımız oluyor. Her akşam Ehlibeyt ile ilgili özellikle Kerbela şehitleri ile ilgili ağıtlar yakılır. Konuyla ilgili konuşmalar yapılır.”

Belediye başkanlarımızdan isteklerimiz olacaktır

“Bizler de burada yaşamamız hasebiyle bizimde belediyeden, belediye başkanlarından isteklerimiz olacaktır. Öncelikle tüm vatandaşların daha iyi yaşayabilmesi için bazı imkânların geliştirilmesi her vatandaş gibi Caferi vatandaşlarında istekleri arasındadır…”

Caferiler’in yerel seçimlerde gerek temsiliyet gerek belediye hizmeti olarak beklentileri nedir..

Eğitim müfredatında Caferilik…!!!

Kocaeli Zirve sordu. Hasan Apaydın yanıtlamayı sürdürdü..

Yazı dizimizin 02 Ekim Cuma günü yayınlanacak dördüncü bölümünde..