CHP'de kadın kadının kurdu

CHP İl Kadın Kolları Başkanı Songül Kaya'nın Gebze'deki çıkışına bir destek de eski başkanlardan Hülya Yolcubal'dan geldi ancak Yolcubal sebeplerini de sorguladı: Örgütte kadının kurdu kadın olmuş, o tutumları çok da abes karşılamıyorum açıkçası

Doğru söyleyeni bu sefer dokuz köyden kovmadılar…

CHP İl Kadın Kolları Başkanı Songül Kaya’nın CHP Gebze Kadın Kolları’nda yeni yönetiminin tanıtıldığı gün, CHP Gebze İlçe Başkanı Musa Yılmaz’ın siyasi gafına yanıtı üstelik CHP gibi bir partide, parti tabanından negatif tepkiyi neredeyse sıfır boyutlarında aldı. Bir tek CHP’de aktif siyaseti sürdüren ve bir makama sahip bir partili kadının sağda solda olumsuz tepkisi olduğu söylendi.

Songül Kaya’nın o çıkışına  ilişkin ilk demeci son kongrede de yarıştığı, bir önceki İl Kadın Kolları Başkanı Sevim Korkmaz Pekyörür’den almıştık. Destekledi. Ondan bir önceki kongrede Sevim Korkmaz Pekyörür ile yarışan ve sandıktan çıkamayan Pekyörür’den önceki İl Kadın Kolları Başkanı Hülya Yolcubal’a da sorduk. Yolcubal da destekledi.

CHP İl Kadın Kolları’nda mevcudu Derince, bir önceki İzmit, ondan önceki Gölcük’te oturan il başkanları destekledi. Gölcük’te oturan sorularımızı yazılı yanıtlarken bugünkü durumun sebeplerini de sorguladı:

CHP İl Kadın Kolları Başkanı Songül Kaya’nın, Gebze’de kadın kollarının yeni yönetiminin açıklandığı toplantıda CHP Gebze İlçe Başkanı Musa Yılmaz’a yönelik söylemlerini yorumlar mısınız?

Kadın kolları il başkanımız Songül Kaya’nın o gün Gebze’de yaptığı çıkış son derece yerindedir. Gebze İlçe Başkanımız Musa Yılmaz’ın o girizgâhının da bilinçli bir davranış olduğu düşüncesinde değilim. Kadınlara olan saygısına birebir şahit olduğum bir birey olarak heyecanına ve samimiyetine bağlıyorum, bir de sevildiğinin farkında olmasına. Bu görüşüm sadece Musa Başkan için geçerlidir. Arzu Çakmak Pehlevan ile Ülker Yiğit’in yarıştığı bir önceki Gebze İlçe Kadın Kolları kongresinde dönemin CHP Gebze İlçe Başkanı Sayın Recep Dursun’un kongreye görevli kartı takarak hâkim olma çabası, ilçe ana kademe yöneticilerini sandık başlarına oturtması ve oylama sonrası kongre divanını hiçe sayarak oy sandıklarını açmaya çalışmasını da unutmuş değiliz.

Ya da 2015 yılı İlçe Başkanı Sedat Tatar’ın istifa eden kadın kolları başkanının yerine, istifa eden arkadaşımız ve il kadın kolları yönetiminden bir kadın arkadaşımız ile birlikte Birgül Belek’i başkan olarak ataması ve dönemin il kadın kolları başkanı olarak benim bundan sonradan haberimin olması da, bambaşka bir durumdu. Kısaca CHP Gebze Kadın Kolları’na başkan belirlemede konuya dâhil olma isteği, CHP Gebze İlçe Örgütü yöneticilerine kurumsal bir aidiyet ile adet olmuş demek ki.

Öte yandan bu durum ilimizde, sadece Gebze ilçesine has değil. Tüm ilçelerimizde kadın erkek fark etmeksizin ana kademe yöneticilerinin kadın kolları başkan ve yöneticilerine üstten bakışları ve, ‘Ben ana kademeyim’ ifadesi her daim olmuştur.

Bence bu duruma çok fazla takılmamak gerek. Bu tavırları kendini ispat çabasında olan insanların hezeyanları olarak görüyorum. Bir de bu duruma kadınlar zemin hazırlıyor çünkü parti içi çatışmanın en çok yaşandığı grup kadınlar. Bir kadın başkanın, önceki dönemin kadın başkanlarını, ‘Hala göz önündeler’ diyerek genel merkeze şikâyet ettiği ya da kadının kurdunun kadın olduğu bir örgütte erkeklerin kadın kollarını yok saymaları ya da saygı duymamalarını çok da abes karşılamıyorum açıkçası.

Kısacası saygı beklenmez, hak edilir. Önce kadın kadının elini tutacak, güç birliği yapacak ki herkes yerini ve haddini bilecek. Songül Başkanı yerinde ve tadında çıkışından dolayı kutluyor, başarılarının devamını diliyorum.

Tüzük bilinmiyor mu, uygulanmıyor mu? Şayet bilinmiyorsa CHP Parti içi eğitimlerine bu konu da artık alınmalı mı?

Bizim tüzüğümüz çok net ve anlaşılır aslında ama yoruma dayalı uygulanabilme özelliği ortalığı karıştırıyor. Tüzüğü madde madde ezberlemeye gerek yok, gerektiği yerlerde elinize alır, o an için gerekli maddeyi okur ve uygularsınız. Peki, örgüt yöneticileri ne yapıyor. O maddeyi açıp okuyor. Kurmayları ile görüşüyor. Yetkilerine ve konum gücüne göre yorumlayarak kendi çıkarlarına uygun uyguluyor. Bu sadece il ya da ilçe örgütlerinde değil genel merkezde de aynı ki son milletvekili seçimlerinde listeler hazırlanırken tüzük nasıl göz ardı edildi, hepimiz gördük.

CHP’nin parti içi eğitimlerinde konu ele alınsa da alınmasa da, parti eğitmeninin karşısındakinin neyi ne kadar anladığı önemli. Parti içi eğitim o kadar çok dile getiriliyor ki, ‘Parti içi eğitim var’ denildiğinde tüm üyeler koşa koşa eğitime geliyor ve eğitimden öğrendikleri öğretilerle sahaya çıkıyorlar sanırsınız. Öyle bir durum ne yazık ki yok. Bakın; sosyal demokrat bir partide, ‘Hak hukuk adalet’ diye bağırarak yürünüyorsa eğer hak, hukuk ve adaletin uygulanması için parti içi eğitime gerek olmamalıdır.

Kadının aktif siyasetteki yeri gerek tüm partilerde gerek CHP’de çok konuşulur. Ama CHP’de bile aktif siyasette bir yere gelen kadının değil bir diğerinin elinden tutmak, önünü kesmeye çalıştığına tanık oluyoruz. Bu nasıl aşılır?

Şimdi sadece kadın milletvekili, belediye başkanı, meclis üyesiyle ilgili değil kadın yöneticilerin olduğu her kademede sorun var. Bunun nedeni de her kürsü konuşmamda belirttiğim kota konusu. Yüzde 33’lük cinsiyet kotasının, ‘kadın kotası’ olarak adlandırılması ve bu şekilde uygulanmaya konulması. Nedeni mi, tabii ki kadınlar. Yüzde 33’lük dilimde kendine yer arayan kadınların koltuk buldukları andan itibaren yaptıkları tek şey yerlerini korumak için kendilerine rakipler bulmaları ve onları saf dışı bırakmaya çalışmaları. ‘Yüzde 33’de bana yer var belki Ayşe’ye de olur ama Sultan gelirse ben kaybedebilirim’ mantığı ile hareket etmelerinin neticesinde ortaya çıkan tablodur bu. Oysa kadınlar birbirlerini yemek yerine; emek, bilgi ve donanım ile yarışamayacakları kadınları dedikodu mekanizmasını çalıştırarak psikolojik olarak yıpratmak ve toplumun gözünde yaralamak yerine (ki sonuç olarak kaybeden kendileri de dahil tüm kadınlar oluyor) ya da seçilir seçilmez erkeklerin güdümüne girerek bıyık takmak yerine birlik olsalar, dirlik olsalar kadın her zaman yer yerde kazanır!

Gebze’deki son vakayı yakından takip ettiğiniz belli. Bilge Ercan Altıntaş’ın istifasından sonra, bu süreçte siz İl Kadın Kolları Başkanı olsaydınız ne yapardınız… Niçin öyle yapardınız?

Uzun zamandır 12 ilçenin örgüt çalışmalarından uzağım. Gebze Kadın Kolları’nda yaşanan son değişimleri de sizler sayesinde, bir de Songül Başkan ile yakın zamanda yaptığımız ayaküstü sohbet sırasında öğrenmiş bulunuyorum. Şimdi bu istifalarda dönemin ve ilçenin dinamikleri önemlidir. Mesela başkanlık görevinde bulunurken söylediğim üzere Gebze kendi kendine yapmıştı atamasını ve göreve yeni geldiğim, ilçe yapısına hakim olamadığım için tüm uyarılara rağmen kabul etmiştim.

Yine aynı görevde iken, ‘Ben olsam sandık kurardım’ diyen bir sonraki kadın kolu başkanını Kartepe’ye o dönemin Kartepe İlçe Başkanı Sayın Cumhur Karakadılar ile ortak kararla atamıştık. Ne biz, ‘Sandık koyalım’ demiştik ne de kendisinden, ‘Ben de sandık istiyorum’ talebi duymuştuk. Ayrıca bir de benim başkanlığım durumu var. Seçilen kadın kolları başkanımız Nurhan Atalay’ın istifası nedeniyle yönetim kurulu üyelerinin ortak kararı ile başkanlık görevini ben üstlenmiştim.

Kısacası bu durumda, ‘Sandık koyarım’ ya da ‘Ben atarım’ gibi büyük cümleler kurmaya gerek yok. Yönetimin psikoloji, örgütün yıpranmışlık payı, ilçenin ve ülkenin gündemi bu tür durumlarda önemlidir. ‘Ben başkanım ben karar veririm’ egosu ile hareket etmek ciddi hatalara sebebiyet verebilir ki bunun en son örneğini de yine Gebze İlçe’de son kadın kolları kongresinden önceki ara seçimlerde hep birlikte yaşadık.

Arşiv foto: Hülya Yolcubal, CHP Çayırova İlçe Kadın Kolları’nın bu yılki 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü etkinliğinde CHP Karamürsel Kadın Kolları Başkanı Hamiyet Eraslan ile. (Gebze Gündemi Haber Bloğu)

Bakmadan Geçme