Eğitimde çözüm tabanda birliği sağlamakta
Eğitim-Sen Gebze Şubesi, Kocaeli'de yılın ilk basın toplantısında eğitimin sorunlarını tüm çıplaklığı ile teşhir etti. Eğitimcinin sorunlarının ve sendikanın çözüm önerilerinin de aktarıldığı toplantıda o sorunlarda çözümün sendikalı sendikasız ve sendikal fark gözetmeksizin taban birlikteliğinde olduğu vurgulandı
Eğitim-Sen Gebze Şubesi’ndi Oğur Aydın başkanlığındaki şube yürütme kurulu, dün akşam sendikanın Gebze Şube binasında düzenlediği basın toplantısında eğitimin durumunu hem genel, hem yerel ölçekler üzerinden değerlendirdi. Aydın’a basın açıklamasında yürütme kurulu üyeleri Eylem Bahadır, Ayla Aktürk, Cahit Canan ve Zeki Kahraman eşlik etti. Yılın ilk gününün akşam saatlerinde gerçekleşen basın toplantısı ilimiz genelinde bu yılın bilinen ilk basın toplantısı özelliği taşıyor.
Çözüm taban birlikteliğinde
Detaylarına ileride yer vereceğimiz toplantıda Oğur Aydın ilk olarak Öğretmenlik Meslek Kanunu’na değindi. Öğretmenlerin gerek ekonomik hakları gerek özlük haklarına dair kaygılar taşıdığını söyledi. Tüm kaygıları tek tek sıralayan Oğur Aydın tüm sorunların çözülmesi ve kaygıların giderilmesinde mutlak çözümün sendikalı veya sendikasız, sendikalı olanların da hangi sendikaya üye olduğu fark etmeksizin merkezine mesleği alan taban birlikteliği ile mümkün olduğunu kaydetti.
Milli Eğitim’in yeni Bakanı Ziya Selçuk tarafından açıklanan eğitimde 2023 vizyonunda yer alan kimi mesajların camiada heyecana yol açtığını ama karşılığının görülmediğini kaydeden Oğur Aydın gerek ülke geneli gerekse yerelimizden kimi rakamları da paylaştı.
Eğitimde yeni sistemin sonucu: Meçhul nesil
Eğitimde 4+4+4 sistemi ile birlikte üçlemenin üçüncü (lise) ayağında açıktan öğrenim hakkı esnekliğinden ötürü orta öğretimi tamamlayan kızların yüzde 34’ünün, erkeklerin yüzde 31’inin okumayı bıraktığını;
Eğitim Reformu Girişimi – ERG verilerine göre aktardığı rakamlar kapsamında okulu bırakan öğrencilerin nerede, ne durumda olduklarının kimseler tarafından bilinmediğini kaydeden Aydın, “Açık öğretime gidiyorum gerekçesiyle okulu bırakan çocuk yaştaki kızlar, 14-15’inde evlendiriliyor. Çocuk yaşta doğum yapan kız sayısı, 21 bin 957 ki bu rakamda hastaneye başvurulduğundan ötürü, buzdağının gözüken yüzü” dedi.
Oğur Aydın eğitimde özelleştirme, sermayenin bu alana yatırım yapmasını teşvik eden uygulamalardan ötürü de özellikle liselerde, özel sektörün oranının giderek yükseldiğini belirtti. Aydın, Gebze Bölgesi’ndeki toplam 41 liseden 23’ünün kamu, 18’nin özel lise olduğunu kaydedip oranın da, sayının da son beş yıl içinde süratle arttığına işaret etti.
Toplantıda yürütme kurulu üyeleri Cahit Canan, Eylem Bahadır ve Ayla Aktürk de çeşitli konular üzerine değerlendirme ve tespitlerini paylaştı. Toplantıda Eğitim-Sen’in talepleri ise şöyle sıralandı:
MEB bütçesinin milli gelire oranı en az iki kat arttırılmalı, başlangıç olarak OECD ortalamasına (yüzde 6) çıkartılmalıdır.
Kamu kaynaklarının özel okullara ve özel üniversitelere aktarılması uygulamasına derhal son verilmeli, eğitime yeterli bütçe, okullara ve yükseköğretim kurumlarına ihtiyacı kadar ödenek ayrılmalıdır.
Eğitim bütçesinden eğitim yatırımlarına ayrılan pay mutlak anlamda arttırılmalı, eğitimi ticarileştirmeyi hedefleyen özel sektör, dini vakıf ve cemaatlerle yapılan ya da yapılacak olan her türlü ortak proje ve protokoller iptal edilmelidir.
Vergi dilimi soygununa son verilmeli, ek dersler başta olmak üzere, tüm ek ödemeler temel ücrete dahil edilmeli, emekliliğe yansıtılmalıdır.
Ek ders saat ücreti hesaplanırken bir öğretmenin aylık maaş tutarı esas alınmalıdır. (3600 : 60 = 60 TL)
Sözleşmeli, ücretli öğretmenlik gibi her türlü güvencesiz istihdam uygulamalarına esnek, kuralsız ve angarya çalışmaya son verilmeli, sözleşmeli öğretmenlerin tamamı kadroya geçirilmelidir.
2018 yılında aile ve çocuk yardımı başta olmak üzere, sosyal yardımlar sembolik olarak belirlenmekten çıkarılmalı, ihtiyaç kadar artış yapılmalıdır.
Eğitime hazırlık ödeneği sadece öğretmenlere değil, tüm eğitim ve bilim emekçilerine yılda iki kez en az bir maaş tutarında ödenmelidir.
24 Haziran seçimleri öncesinde verilen sözler tutulmalı, tüm eğitim ve bilim emekçilerinin ek göstergeleri 3600’e çıkartılmalıdır.
Öğretmen, akademik personel, memur ve yardımcı hizmetli açıkları kapatılmalıdır.
Tüm eğitim ve bilim emekçilerine insan onuruna yakışır bir ücret ve sağlıklı çalışma koşulları sağlanmalıdır.
Tüm eğitim emekçilerinin ek göstergeleri 3600’e çıkartılmalıdır.
Vergi dilimi nedeniyle kamu emekçilerinin mağduriyet yaşamaması için, artan oranlı vergi dilimi uygulamasına son verilmeli, gelir vergisi oranı sabitlenmelidir.
Eğitim ve bilim emekçilerinin yaşanan krizden kaynaklı tüm ekonomik kayıpları, TL’de yaşanan değer kaybı ve enflasyon (satın alma gücündeki azalma) oranı net bir şekilde hesaplanarak ödenmelidir.
Eğitim alanında özellikle kadın emekçileri doğrudan etkileyen ve eşit işe eşit ücret ilkesini ihlal eden ücretli, sözleşmeli ve taşeron çalıştırılmaya son verilmelidir.
Kadın eğitim emekçilerine; başta görevde yükselme ve unvan değişiklikleri de olmak üzere çalışma yaşamında uygulanan ayrımcılığa son verilmelidir.
Devlet okullarının tüm ihtiyaçları genel bütçeden karşılanmalı, kamu kaynaklarının özel okullara aktarılması uygulamasına derhal son verilmeli, eğitime yeterli bütçe, okullara ihtiyacı kadar ödenek ayrılmalıdır.
Yoksulluk sınırı altında geliri olan ve okul çağında öğrencisi bulunan bütün ailelere, zorunlu eğitim harcamalarını karşılayacak kadar nakdi eğitim yardımı yapılmalıdır.
Eğitime hazırlık ödeneği yılda iki kez en az bir maaş tutarında olmalı ve ayrım yapılmaksızın bütün eğitim ve bilim emekçilerine ödenmelidir.
Eğitim kurumlarında görev yapan yardımcı hizmetli ve memurlar eğitim öğretim hizmetleri sınıfına alınmalı; eğitim-öğretim yılına hazırlık ödeneğinden yararlanmalı sağlanmalıdır. Yardımcı hizmetlilerin yaptıkları fazla çalışma, ‘fazla mesai’ olarak kabul edilmeli ve yüzde yüz zamlı olarak ücretlendirilmelidir.
Tüm eğitim ve bilim emekçilerine yaptıkları işin önemi ve zorluğu dikkate alınarak her dört yıla bir yıl olmak üzere, yıpranma hakkı verilmelidir.
Okul öncesinden üniversitelere kadar eğitimin hiçbir kademesinde kriz gerekçesiyle tasarruf yapılmamalı, özellikle üniversitelere yönelik çeşitli adlar altında yapılan kesinti ve uygulamalara son verilmelidir.”
(Oğur Aydın)