Gebze Şiir Meclisi'nde 'Hasat Bayramı'
Ramazan Seydaoğlu öncülüğünde yoluna DUSADER çatısında devam eden Gebze Şiir Meclisi'ne 2018'in son oturumunda Darıca Farabi'nin şair başhekimi Mustafa Güneş de dâhil oldu. Şairler, 'hasat'ları olan şiir kitaplarını birbirlerine yeni gelen yılın hediyesi olarak sundu
Genelde tarım ve hayvancılıkla özdeşleşen, ülkemizde 70 yıllık bir mazisi olan “Hasat Bayramı”nın bir değişiği, Gebze Şiir Meclisi’nde zemin buldu. Bir süredir yoluna kurucu başkanlığını Ramazan Seydaoğlu’nun yaptığı Dergizan Uluslar arası Sanatçılar Derneği – DUSADER çatısında devam eden Gebze Şiir Meclisi’nde yılın son oturumu yine KBB Gebze Sivil Toplum Merkezi’nde gerçekleşti. Sunuculuğunu Derya Sırma’nın üstlendiği programa Darıca Farabi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Doç.Dr. Mustafa Güneş ile birlikte Başhekim Yardımcısı Metin Yüksel de katıldı. 2018’in son oturumunun ana teması ise, “aşk” oldu.
Güneş, Avanoğlu, Saraç ve
Bozçalı “hasat”larını paylaştı
Doç.Dr. Mustafa Güneş’in meslek hayatı boyunca kaleme aldığı Gönülden Düşenler adlı şiir kitabının ilk baskısı bu yıl, temmuz ayı içinde yayınlanmıştı. Güneş’in kitabında genellikle vatan sevgisi, sosyal hayat ve insani ilişkiler temalı şiirler yer alıyor. Güneş mecliste şiir okumak için mikrofon aldığında o kitaptan seçkilere yer verdi. Öte yandan Kudüsname adlı yeni şiir kitabı bir süre önce yayınlanan Öğretmen şair Mustafa Avanoğlu, Güneş’e yeni kitabıyla birlikte Serseri Bir Kar Tanesi adlı ilk kitabını hediye edip Güneş’in Gönülden Düşenler adlı kitabını hediye olarak kabul etti. Yine Osman Saraç, Her Şair Biraz Delidir ve Seyfet Bozçalı da Yolumuz Kızıl Elma’ya adlı şiir kitaplarını Gebze Şiir Meclisi’nin yeni üyesi Güneş ile paylaştı.
Şiirlere saz ve sözleriyle eşlik ettiler
Mecliste şairler şiirlerini okurken onlara Gülistan Öztürk, Musa Saçıkara ve Fatih Söğüt; sazı ve sözüyle eşlik edip müzik fonu oluşturdu. Saçıkara bendırda, Söğüt sazda ustalığını, Öztürk şarkılarda kadife sesini konuşturup meclisin kıvamını arttırdı.
İstanbul, Bursa ve İzmit’ten şairler
Programın şehir dışından konukları; merkezi İzmit’te olan Bağımsız Yazarlar ve Şairler Derneği – BAYŞAD Başkanı İsmail Daşdemir, İstanbul’dan Aslan Seymen ve Necati Erdek ile Bursa’dan İzzettin Akyapı oldu.
Aşk temalı şiirler
Programda ayrıca küçük şairler Gizem Budak ve Özlem Fatma Budak ile birlikte Faruk Habiboğlu, Selahattin Bakır, Osman Avanoğlu, İsmail Çankaya, Yüksel Pekdemir, Seyfet Bozçalı, Yüksel Akçayır, Dilek Dila Mert, Hafız Osman Saraç ve Şerif Gödek hem kendi yazdıkları hem de farklı şairlerin yazdıkları, ağırlığı aşk temalı şiirlerini okudu.
104’ncü yıldönümünde Sarıkamış’a ağıt
Doç.Dr. Mustafa Güneş ilk defa katıldığı Gebze Şiir Meclisi’nde o kitabından, “Sarıkamış’a Ağıt”ı okudu. 22 Aralık 1914 – 17 Ocak 1915 tarihleri arası gerçekleşen ve 104’ncü yıldönümüne girilecek olan Sarıkamış Harekatı pek çok tarihi kaynakta; “1 .Dünya Savaşı sırasında Osmanlı İmparatorluğu ve Rus İmparatorluğu arasında Sarıkamış'ta gerçekleşen kara çatışmalarından olup Osmanlı İmparatorluğu'nun askeri taktik hatasıyla büyük bir başarısızlıkla sonuçlanan bir askeri girişimdir” diye tanımlanıyor. Dönemin komutanlarından Enver Paşa; koskoca imparatorluğu hiç gereği yokken 1. Dünya Savaşı’na sokup parçalanmasına yol açmakla ve Sarıkamış’ta 90 bin askeri soğuğa kırdırmakla itham ediliyor.
Güneş’in Sarıkamış Ağıtı adlı şiirinde dizelerine de yansıyan bu ayrıntı kültür sanat ve edebiyatın dönem farkı gözetmeksizin muhalif ve sorgulayıcı yönünü de yansıtıyor:
Yürürken bu sabah çok soğuk, üşüdüm sandım / Yaşamadan tarihi, kahramanların zirvedeki o anı / Tarih tünelinde yürürken bugünde Sarıkamış"ı andım / Vatan için dağlarda can veren binlerce kınalı canı
Hangi basiretsiz akıl dondurdu doksan bin kuzuyu / Hesabı da verilmedi, niçin, sormadılar soruyu / Yoksa boş hayaller için mi yürüttüler şanlı orduyu / Tek kurşun sıkmadan, sıkılmadan kurban verdik binlerce canı
Böyle mi olacak hep kınalı kuzularımızın kaderi / Biz lafını ederiz, yiğitliğimizin etmez, beş kuruş ederi / Allah korusun belki vardır, bundan da daha da beteri / Rahmet diler, dua ile anarız, donarak bıraktığımız her canı
Allahuekber Dağları! Ne istedin binlerce yiğidimden? / 1914 ! Yoksa başka sırlar mı barındırırsın, bildiğimden / Ey soğuk, karlı geceler! Ne istediniz size sığınan şehidimden / Anlatamam 'Vatan sağolsun!' diyerek cepheye koşan binlerce canı
Harran’da…Ah Töre!
Gebze Şiir Meclisi’nin Urfalı şairi Faruk Habiboğlu, Zuhur adlı şiir kitabından, 2001 yılının haziran ayında kaleme aldığı “Ah Töre” adlı şiirinde memleketinde, Harran’da töre gerekçesiyle birbirlerine varamayan iki aşığın hüzünlü hikâyesini şöyle dizelere döktü:
Seher vaktinde / Hani ellerini tutmuştu / Harranın yeşermiş tarlalarında / Hani saçlarına çiğ düşmüştü
İlkbahardı meltem esiyordu / Sükutu dinlediler diz üstü / Çok şeyler vardı haykıracak / İsyan yüreklerini bürümüştü
Töreymiş berdelmiş / Oysa onlar birbirini sevmiş / Kimin umurunda / Karar verilmiş
Çıkmıyordu hiçbir yol vuslata / Kavuşmak imkânsız dünyada / Birbirlerine son kez sarıldılar / İsyan çağladı gözlerinde
Seherin sükûtunu iki kurşun sesi / Delip de geçti geceyi bölerek / Orta yerinde tarlaların / Kaldı kanlar içinde iki sevdalı yürek