KOGACE yine sustu TGS öfke kustu

Gebze'deki viyadük faciası sonrası üstelik Aydın'da altına imza attığı bildiriye rağmen Çetin Gürol başkanlığındaki KOGACE yönetimi yine suskun kaldı. Kamuoyunu da kızdıran ve hala kalkmayan yasağa tepki Türkiye Gazeteciler Sendikası'ndan geldi: Gazeteciler gerçekleri halkla buluşturacaktır

“Dünya tersine döndü”… “Kavramlar birbirine karıştı.”

Asıl önceliği örgütlü olduğu ve/veya örgütlenmeyi hedeflediği işyerlerindeki gazetecilerin özlük haklarının gelişmesi olan Türkiye Gazeteciler Sendikası iki veya üçüncü sıralardaki öncelikleri olan her tür baskı ve yasaklamaya karşı tepkiyi ilk sırasına aldı. Bir süre önceki Hereke’de intihar vakasının ardından KOGACE’nin formalite gereği gösterdiği tepkinin çok daha etkilisini gösterdikten sonra Gebze’deki viyadük faciasının ardından getirilen yayın yasağını da yazılı basın açıklaması ile kınadı.

Asıl önceliği her tür baskı ve yasaklamaya karşı tepki olmasına karşın bunu genellikle pas geçen

Tepki gösterse de kurum ve/veya kişi ayrımına giderek meslek içi ayrımcılığı da körükleyen

Cemiyet üyelerine konut, belediye gezileri, yemekleri dahil olmak üzere her tür “ucuz” veya “bedava” olduğu sanılan kazanımları aslında çok ağır bedellerle ödeyen ve ödeten

Çetin Gürol başkanlığındaki KOGACE yönetimi

Üstelik Aydın’daki zirvede altına imza attığı sözleşmeye rağmen, imzasına dahi sahip çıkamayarak

Söz konusu basın yasağını da sessiz kalarak kabullendi. Üstelik söz konusu yasaklamadaki mesleği küçümseyen ifadelere rağmen KOGACE’nin mevcut ve iki ayrı listeden yönetime yeniden adaylığa hazırlanan yönetimi, o ifadeleri de bir camiayı “temsilen” hazmetti!

Ancak ilimizde özgür basın mücadelesi, KOGACE’ye rağmen sürüyor. KOGACE’nin Kocaeli’de mesleğe dip yaptırdığı süreçte ilimiz basının imajını, Türkiye Gazeteciler Sendikası, KOGACE’ye rağmen koruyor.

Viyadükdeki facia sonrası TGS Genel Başkanı Gökhan Durmuş imzasıyla yapılan yazılı açıklama aynen şöyle: “Kocaeli’nin Gebze ilçesinde yapımı devam eden yol inşaatında yaşanan iş cinayeti hepimizi derinden üzmüştür. Son yıllarda artış gösteren iş cinayetleri güvencesiz çalışmanın sonuçlarından biridir.

Böylesi üzücü bir olayın hemen arkasından daha işçiler enkazın altından çıkarılmamışken yayın yasağı getirilmesi, hele de bunun gazetecilik mesleğinin aşağılanarak yapılmasını reddediyoruz.

Hâkimlerin, savcıların görevi gazeteciye nasıl haber yapacağını öğretmek değil bu iş cinayetini aydınlatmaktır. Bu iş cinayetinde araştırılmasının istenmediği konular çalışanların kaç saat çalıştığı mıdır? İş güvenliği tedbirlerinin alınıp alınmadığı mıdır?

Sendikalarının olup olmadığı mıdır? Ölen işçiler ile isimleri dahi gizlenen şirket sahipleri arasında kaç tane taşeron şirket olduğu mudur?

Gazeteciler söz konusu insan hayatı ve kamu çıkarı olduğu sürece yayın yasaklarına uymayacak gerçekleri halk ile buluşturacaktır.”

Bakmadan Geçme