Yanık üniteli iş kazaları hastanesi vaat etti

CHP Gebze Belediye Başkan adayı Avukat Recep Dursun ilk saha çalışmasını Gebze Artvinliler Derneği'nden başlattı. Dursun'un vaatleri arasında yanık ünitesine sahip, iş kazaları ve meslek hastalıkları tedavisi için hastane de yer aldı

“Yeni bir hikâye yazmak, Gebze’nin geleceğini yeniden kurgulamak için yola çıktık. Bunu hep birlikte başaracağız. Artık Gebze’nin yaşanabilir; herkesin huzur, barış içinde sağlıklı yaşadığı bir kent olması için, herkesin kamu hizmetinden eşit ve adil yararlandığı bir kent olması için hep birlikte bir yola çıktık. Startımızı Artvinliler Derneği’nden veriyoruz. Sizlerle birlikte veriyoruz. İnşallah Gebze’de hepimiz huzurlu, barış içinde yaşayan kent halkı olacağız. Birlikte, kentin tüm alanlarında, herkesi işin içine katarak hizmet alacak olan Gebze Halkı’nı mutlu kılacak, huzursuzluklarını ortadan kaldıracak hizmetler yapacağız.”

Köşker’i değil sistemi eleştirdi

CHP Gebze Belediye Başkan adayı Avukat Recep Dursun yerel seçim döneminin ilk saha çalışmasını “Büyük ailem” diye tanımladığı Gebze Artvinliler Derneği’ndeki toplantıda, hemşerilerinin desteğiyle, yukarıdaki sözlerle başlattı. Gebze Artvinliler Derneği Başkanı Osman Alkan’ın açış konuşmasından sonra söz alan Dursun gerek projelerine gerek yönetim biçimine ilişkin bilgilendirmede bulundu. Mevcut yerel yönetim anlayışına eleştiriyi Adnan Köşker şahsında kişi değil sistem merkezli yaptı.

Akademik siyasetçiler

çekirdek ekipte gönüllü

Toplantıya sonlarına doğru Dursun’un ekibinde gönüllü olarak yer alan, 2014 yerel seçimlerinde de partisinin KBB aday adayı olan Çanakkale 18 Mart Üniversitesi eski Rektörü Prof.Dr. Ali Akdemir de katıldı ve yerel seçimin nasıl kazanabileceğine dair bilimsel verilere dayalı bir konuşmayı, yalın ifadelerle yaptı. Diğer dikkat çeken isim ise çekirdek ekibe yeni katılan Recep Dursun’un eşiyle adaş yeğeni, İstanbul Üniversitesi Siyasi Bilgiler Fakültesi mezunu yeğeni Çiğdem Dursun oldu.

Arslan, Koçoğlu, Sungur, Öğüt…

Toplantıya ayrıca Dursun’un çekirdek diye tanımlanan ekibinde yer alan CHP Gebze İlçe eski Başkanı Avukat Saide Arslan, il eski yöneticisi Hikmet Koçoğlu, ilçe eski yöneticileri İsmail Sungur ve Olcay Öğüt’ün yanı sıra CHP Gençlik Kolları Genel Başkan Yardımcısı Gökhan Orhan, Gebze İlçe Kadın Kolları Başkanı Yaşa Erdoğan ile CHP üyeleri de katıldı.

Ülker Yiğit bu sefer ev sahibi

Gebze Artvinliler Derneği Başkanı Osman Alkan konuklarını yönetimi ile birlikte ağırlarken bir dönem CHP Gebze Kadın Kolları başkanlığı da yapan Ülker Yiğit bu sefer Gebze Artvinliler Derneği Kadın Kolları Başkanı unvanıyla, yöneticileriyle birlikte ev sahibi konumundaydı. Toplantı meşale şov, günün anısına toplu fotoğraf çekimi ve ardından çay sohbetiyle sona erdi.

Hizmeti İstanbul’dan alıyoruz

Dursun konuşmasında toplumun her kesimine dokunan vaatlerini sıralarken en önemli vaatleri arasında emekçilere atfen şu vaadi dikkat çekti: “Emeğin başkenti olan Gebze’de yanık tedavi merkezi yok. İş kazaları ve meslek hastalıkları ile ilgili bir hastane yok. Hizmeti İstanbul’dan alıyoruz. Emeğin yoğun olduğu bir kentte, bölgede sağlık hizmetlerinin alınmaması kötü. Bu anlamda yanık üniteleri, meslek hastalıkları ve iş kazaları ile ilgili bir hastane açılacak.”

Dursun konuşmasında ayrıca şunları söyledi:  

“Hangi hizmeti istiyorsanız onu alacaksınız”

“Her mahallede, mahalleyi temsil eden halk meclisleri oluşturulacak. O mahallede hangi hizmeti vereceksek, hangi hizmet isteniyorsa, vatandaşlar ne istiyorsa onu yapacağız. İstemedikleri hiçbir hizmeti sunmayacağız. Zorla dayatmayacağız. Belediye para harcayacak ama vatandaşı mutlu kılmak için. Belediyeden alması gereken tüm hizmetleri alması için. Müteahhitlere, yandaşlara, haramilere pay aktarmak için belediyecilik yapmayacağız. Osman Yılmaz Mahallesi’nde hangi sorunlar varsa sizlerle birlikte oturup karar vereceğiz. Bizlere ne söylüyorsanız, hangi hizmeti almak istiyorsanız onu alacaksınız.

Müteahhit değil mahalleli işçiler çalışacak

Belediyenin görevi projelendirme, teknik destek, lojistik destek ve mali kaynak hazırlamak olacak. Ohizmetlerde yine müteahhitler değil mahallenin sakinleri, çocukları, yeğenleri kardeşleri çalışacak. Bu işsizlik sorununun çözülmesi noktasında önemli bir pay olacak. Dışarıdan işçi, müteahhit getirmeyeceğiz. Mahallenin çocuklarıyla bu değişimi sağlayacağız. Yerel yönetimlerde karar alma sürecine tamamiyle vatandaşı katacağız. Önemli olan eğitimde, sağlıkta, kültürde, sporda, ekonomide, istihdamda vatandaşların belediyeyle doğrudan irtibat kurmasıdır.

Eğitimi Bakanlığın insafına bırakmayacağız

Bugün belediye başkanı hizmete dair neye ihtiyacımız olduğunu sürüyor mu? Böyle bir hizmet olmaz. Belediyeyle vatandaş arasında hizmet noktasında bariyer olmaz. Biz belediyeyle vatandaş arasında gönül köprüsü kuracağız. Hizmetler tamamiyle insanın eğitimi, sağlığı, huzuru için olacak. Eğitim kurumları tamamiyle vatandaşın hizmetine kurulacak. Ulaşım hizmetleri öğrencileri 07.00 – 19.00 arası ücretsiz olacak. Eğitimde en büyük sorun servis hizmetleri. Çocuklarımız servislere tıkıştırılıyor ve ayda 170 – 200 TL para ödüyoruz. Bu sorun kalkacak. Belediyenin görevi eğitime destek olmaktır. Eğitim kurumlarını Bakanlığın insafına bırakmayacağız. Temizliğinden bakım onarımına kadar tüm hizmetleri belediye yürütecek.

Her mahalleye kreş

Her mahallede çocuklarımızın bakımını üstlenecek kreşler yapılacak. Kadınların sosyal yaşama katılmasında önündeki en büyük engellerden biri çocuklarını bir müddet bırakabilecek, kendisini sokağa atıp alışverişe çıkmasını, kültür sanat eylem ve etkinliklerine katılmasını sağlayacak ya da çalışabilmesini sağlayacak imkân yaratmaktır.

Yürüme mesafesine sabit pazar

En önemli sorunlardan biri sabit pazar alanlarının olmayışıdır. Cuma pazarı kaldırıldı, evet, sokaklarda pazar tezgâhları olmasın ama her mahallelinin kendisinin alışveriş yapabileceği sabit alanların, vatandaşların yürüme mesafesinde kurulması lazım. Bu mahalle sakinlerinin kimini Mevlana kimini Tatlıkuyu Mahallesi’ne gönderdiler. 1 liralık bir maliyeti 4-5 liraya yükselttiler. Hepimizi uzaklara, arabalara muhtaç ettiler. Oysa pazar hizmeti dediğimiz yürüme mesafeli olmalı. Vatandaş 5-10 dakika yürüme ile semt pazarına ulaşıp, alışverişini yapıp evine dönebilmeli. Belediye bizi bu imkândan mahrum etti. Osman Yılmaz gibi birçok ilden fazla nüfusa sahip bir mahalleyi ve aynı şekilde diğer mahalleleri bu hizmetten alıkoydu. Bu hizmetleri yeniden düzenleyeceğiz ve her mahallede sabit pazar alanları yapılacak. Kimse otobüse binip alışverişe gitmek, çocuğunu da komşusuna bırakıp uzun süre terk etmek zorunda kalmayacak. Hem kreşler, hem sabit pazar alanları yapılacak.

Flormar’ı ziyaret ettiklerini gördünüz mü

Çocuklarımıza iş bulamıyoruz. Üniversite mezunu işsiz arkadaşlarımız var. Fabrikalarda insanlar işten çıkartılıyor. Flormar işçilerinin dayanışmalarını, eylemlerini biliyorsunuz. Onlar ekmeklerini büyütmek için sendikaya üye oldular ama ekmeklerinden oldular. Hiç siz belediyenin yedi ayı aşkın süredir direnen bu işçilerin yanına gidip, ‘Neyiniz var. Çoluk çocuğunuz ne yiyip içer’ diye sorduğunu gördünüz mü? Oysa kadını genciyle işten atılan emekçilerimizin iaşesi, çocuklarının geleceğiyle, yaşamıyla ilgili belediyenin kesinlikle müdahil olması gerekiyor. Hal hatır sorup ihtiyaçlarını gidermesi gerekiyordu.

Yandaşlara kaynak aktarmaktan öteye gidemiyor

Emek kentinde belediyenin işçilerden, emekçilerden uzak, onlardan bağımsız bir yönetim modeli uygulaması mümkün değildir. Ama bugün Gebze Belediyesi bu zihniyet, bu rantçı anlayışla, haramilere teslim olmuş şekilde sadece ve sadece yandaşlarına kaynak aktarmaktan öteye gitmiyor. İşten atılanlar, işsiz kalanlar, bakıma ve yardıma muhtaçlara sadece oya devşirmek için partizanca davranılıyor. Onlara hak temeli üzerinde insanca yaklaşılmıyor. Oysa belediyenin görevi kendi kentinde yaşayan insanların işsizlik sorununu çözmek, ekonomik sorununu çözmek ve istihdam yaratmaktır. Partiye üye olmayanlar iş bulamıyor, yardımdan faydalanamıyor. Böyle bir şey olabilir mi?

Eşit ve adil hizmet

Kent yönetiminde etnik kimlik, inanç, yöre, siyasi düşünce ve yöreniz neresi olursa olsun belediye başkanının görevi herkese eşit ve adil hizmet üretmek ve yürütmek zorunda. Ama bugün hizmet partizanca yürütülüyor. İnsan yerine konmuyoruz. Hiç kimseye bir şey sorulmuyor.

Biz hesap sormadık o da hesap vermedi

Adnan Köşker şu ana kadar 2.5 katrilyon TL civarında bir para harcadı. Görev süresindeki iki dönem boyunca, hayatımızda hangi sorun çözüldü. Pazarımızı aldılar. Yollarımız aynı. Yanık tedavi merkezimiz, mahallelerimizde kreşlerimiz halen yok. Çocuklarımız halen işsiz. Belediye bu kadar parayı nereye harcadı? Hesabını biz sormadık. Kendisi de hesap vermedi. Oysa belediye başkanı vatandaşla iletişim içerisinde olmalı, hangi hizmeti alacağını kesinlikle vatandaşa sormalı, harcamasını da şeffaf bir şekilde yaparak hesabını da vermeli. Hesap vermeyen bir belediyecilik olmaz. Öyle bir şey yok. Bugün bakıyoruz ki dayatılan, hesap vermeyen, tahakküm eden bir anlayışla kibir dağları büyümüş durumda. Böyle bir belediye ve belediye başkanlığı olmaz. Bu anlayışın tamamen tasfiye edilmesi lazım.

Kapitalist sistemde yaşıyoruz. Bu kadar ekonomik ve sosyal sıkıntılar var. Merkezi hükümet ve küresel sermayenin yaratmış olduğu bu sıkıntıları belediyenin gidermesi noktasında bir görevi var. Ama bunlara bakmayan; yoksul ve yardıma muhtaç vatandaşlarla ilgilenmeyen, engellilerin ve işsizlerin sorununu çözmeyen bir belediyecilik olmaz.

Üreticiden tüketiciye aracısız satış

Sağlığı sadece hastane olarak düşünmeyin. Bizim sağlıklı beslenmeye, organik gıdalara ihtiyacımız var. İthal malları tüketiyoruz. Ama Gebze Bölgesi’nde 18 köy var ve birçok ilden büyük, ama atıl kalmış vaziyette ve imara açılan tarım alanları var. Asla. Biz köylerde tarım alanları, meralar, yaylalar, kışlaklarını; 31 Mart’tan sonra belediyeye geçecek olan tüm tarım alanlarını kooperatifleşmek suretiyle, oralarda organik tarım yapacağız. Oralarda üretilen ürünleri de ucuz, üreticiden tüketiciye direk ulaştıracağız. Kooperatifler vasıtası ile her mahallede tüketicilere daha sağlıklı ve daha ucuz olarak sunulacak. Bu organizasyonu yapmak, ekolojik pazarlar kurmak zorundayız. Belediyenin asli görevlerinden birisi de bu.

Kadınlarımız sadece evde oturup çocuklara bakan değil ekonomik, sosyal ve kültürel yaşamda aktif olması gereken, hatta yönetimde pay sahibi olması gereken insanlardır. Ama bugün ne yönetimde pay sahibi oluyorlar. Ne de sosyal, ekonomik, kültürel yaşama doğru dürüst katılamıyorlar. Belediyenin görevlerinden biri de bu.

Kadınlar için kreşler yapılarak sosyal alanlara katılacak. Belediye yönetimlerinde söz sahibi olacak. Aynı şekilde içinde kadın merkezleri olan iş yurtları kurulacak. O kadın merkezlerinde hem eğlenecek, hem sosyal hayata katılacak hem de küçük üretimlerle ürettiğini kooperatifler vasıtasıyla satacak ve para kazanacak.

Gençlik ve kadın meclislerinden kent meclisine

Gençlerimizi kahve köşelerinden kurtarmanın yolu gençlik merkezleri oluşturmaktan geçer. Kültürel ve sosyal anlamda hem kendisini ifade edebilmelerini hem de orada üretime katılıp para kazanmalarını sağlayacağız. Ve gençler de, kadınlar gibi kentin yönetiminde söz sahibi olacak. Ayrı ayrı; gençlik ve kadın merkezleri oluşturulacak ve bu meclisler ile birlikte kent meclisini oluşturarak hangi hizmeti yapacağımıza birlikte karar vereceğiz. Birlikte planlayıp birlikte gerçekleştireceğiz. Gebze’yi huzurlu ve yaşanabilir bir kent kılacağız. Amacımız bu ve bunu hep birlikte yapabiliriz. Dolayısıyla soran, sorgulayan, araştıran, örgütlü bir toplum yapmak zorundayız.

Her zaman hesap soralım

Bizi yönetenlere topladıkları vergiyi istediği gibi harcama yetkisini onlara vermeyelim. Hesap soralım. Sadece beş yılda bir önümüze sandık konulduğunda değil her zaman hesap soralım. Bunun kanallarını da biz açacağız. Oluşturacağımız meclisler ile yönetimde doğrudan söz sahibi olacağız.

Belediye bizi bize yabancılaştırdı

Bir halk ekmeğimiz vardı. Sosyal belediyecilikte daha ucuz, daha sağlıklı, kar amacı gütmeden, vatandaşların daha uygun koşullarda veya ekonomik anlamda güçsüz vatandaşların ekmek alabilmesini sağlamak amacıyla kurulmuştu. Ne oldu. AKP’li belediyeler bütün halk ekmek fabrikalarını kapatmaya, fırıncı esnafından ihale suretiyle ekmek almaya başladı. Şimdi de ekmeğimizle oynamaya başladılar. Zam yapıyorlar. Üretimi başkasına yaptırıyorlar. Oysa belediye ekmek üretecek ve gerekirse ihtiyaç sahiplerine bedava verecek. Gıdasını da verecek, sağlığına da bakacak, o kişilerin çocuklarını geleceğe hazırlamak için eğitimine de üstlenecek. Belediyenin görevi bu. Oysa biz bunları unuttuk, yabancılaştık. Belediye bizden, biz belediyeden yabancılaştık. Belediyeden hesap sormuyoruz, o da bize hesap vermiyor. Böyle bir şey yok. Hesap soracağız. Belediye şeffaf olacak. Yaptığı harcamaların, ihalelerin, hizmetlerin; kime, ne için ve kaç paraya yapıldığının hesabını verecek, vermeli. Bugün hesap vermeyen bir belediye ile karşı karşıyayız.

2002’den beri aynı zihniyet görevde. Beylikbağı Bölgesi’nde hiçbir sorunu çözmüş değil. İmar, mülkiyet, hak sahipliği sorununu çözmemiş. Oradan aldığı vergileri nereye götürüyor, belli değil. En ufak bir çivi çakmış değil. 100 bin insanın yaşadığı o yedi mahallenin; TOKİ tarafından imar haksızlığı yapılan Kirazpınar’ın, Mevlana’nın, çeperlerdeki diğer mahallelerin sakinlerinin huzursuzluğu bizi etkilemez mi? Onlar huzurlu olmazsa, komşumuz kardeşimiz huzurlu olmazsa barış içinde yaşayabilir miyiz? Bir kent olabilir miyiz? Kentli olma hakkımızı elimizden aldılar. Bizi birbirimizden yabancılaştırdılar. Birbirimizin derdini anlayamıyor, birbirimize dert ortağı, hemdert olamıyoruz. Oysa belediyecilik hemşericiliktir. Nereden geldiği, hangi kimlik ve inançta olduğu önemli değil. Ama herkes bu kentte barış içinde, huzurlu yaşamak zorunda. İşte belediyenin sağlaması gereken en önemli şeylerden biri bu.

Hemşeri dernekleri hizmet için kullanılmalı

Hemşeri derneklerini siyasette rant elde etmek için kullanıyor oysa hizmet için kullanması lazım. Biz rant değil halkçı belediyecilik, hezimet değil hizmet belediyeciliği belediyeciliği. Harcayacak ama kamu hizmetlerini ama vatandaşın sağlığı, huzuru, menfaati için harcayacak bir belediyecilik. Bütün bunları yapmak da belediyenin görevi. Hep birlikte bunları yapabiliriz. Bu değişimi sağlayabiliriz. Artık belediye birilerinin, rantçılarının, haramilerinin belediyesi değil senin, benim, komşumun, hepimizin belediyesi.

Belediyeyi belediyeleştirmek lazım. Şu anda belediye şirket gibi, tüccar gibi çalışıyor. Bizleri de vatandaş değil müşteri olarak görüyor. Böyle bir şey olabilir mi? Burası sana, bana ait bir belediyedir. Burada yaşayan herkese aittir. Belediye para kazanmaz, vatandaşın menfaati, sağlığı, eğitimi için para harcar. Kültür sanatın, sporun gelişimi için para harcar.

Kimse belediye hizmet verdiği için minnet duymak zorunda değil. O onun hakkı. Hiçbir belediye başkanına kimse minnet duymasın, o onun görevi. Seçilen herkes halka hizmet etmek zorundadır. Halka hizmet Hakk’a hizmettir. O zaman millet, halk belediyeciliğini bu kente hakim kılmak zorundayız. Biz Gebze’de bu değişimi sağlarsak; üreten, bölüşen, dayanışma ve birlik içinde bir belediyeciliği sağlarsak Kocaeli’yi; akabinde Türkiye’yi değiştiririz. Ve Türkiye’de artık hiçbir belediye siyaseti zenginleşme, bir küçük grubu mutlu etme anlayışından çıkarır. Türkiye başka türlü rahatlayamaz. Türkiye’nin rahatlaması emek yoğun Gebze’de emekçilerin iktidarda olduğu, emekçilerin birlikte yönettiği, halkın huzur içinde yaşadığı belediye yaratmaktan geçiyor.”

Bakmadan Geçme