'İstanbul Sözleşmesi size eşcinsel mi olun diyor kardeşim?'

İYİ Parti İzmit İlçe Başkanı Pelin Coştur Filiz, İzmit Belediyesi tarafından İstanbul Sözleşmesi'ne destek amaçlı asılan dev afişe tepki gösterilmesine sitem ederek İzmit Belediyesi'ne destek çıktı.

İYİ Partili Pelin Coştur Filiz İzmit Belediyesi tarafından İstanbul Sözleşmesi'ne destek amaçlı asılan afişleri şu sözlerle savundu;

"Kadın öldü diyorum

Kadın öldü diyorum. Tek başına dışarda ne işi vardı diyor. Kadın öldü diyorum. Açık seçik giyinmiştir diyor. Kadın öldü diyorum. Dini ırkı neymiş diyor. Yahu kadın diyorum öldü diyorum Umutları hayalleri geleceği öldü. İnsanlık öldü. Temmuz 2020: 36 kadın daha öldürüldü 11 kadın da şüpheli bir şekilde ölü bulundu. Yaş fark etmiyor çocuk yaştan 75 yaşına kadar her yaşta kadınları öldürüyorlar. Yer fark etmiyor İstanbul'dan Diyarbakır'a kadar her yerde kadınları öldürüyorlar. Ay fark etmiyor 35 ile 50 arası her ay kadınları öldürüyorlar. Şimdi iyi dinleyin. Sn. Numan Kurtulmuş diyor ki: İstanbul Sözleşmesinin imzalanması yanlıştı.

Bir cemaatin cübbeli vaizi diyor ki: İstanbul Sözleşmesine gereken tepkiyi vermezsek yarın çoluk çocuğumuzu eşcinsellikten kurtaramayız ve bunun vebalinin altından kalkamayız. 45 çocuğa tecavüzle gündeme gelen bir vakıf açıklama yayınlıyor ve diyor ki: İstanbul Sözleşmesinde aile kavramının içine birlikte yaşayan bireyler de dahil edilmiş. Bu bizim kültürümüze uymaz evliliğe dayanmayan aile kavramını kabul etmiyoruz. Ayrıca Sözleşmede cinsel yönelim ifadesi geçiyor dinimiz tarafından yasaklanmış tercihlere zımnen müsamaha göstermeyiz. İnsan bazen ne diyeceğini gerçekten bilemiyor İstanbul Sözleşmesi 2011 yılında imzaya açıldı ve 2014 yılında yürürlüğe girdi. Türkiye'nin ilk imzalayan ülke olduğu sözleşmenin yanlış olduğu 9 yıl sonra anlaşılıyor Vaizin çocuğu 9 yıldır eşcinsel olmamış ama sözleşme iptal edilmezse bundan sonra eşcinsel olabilirmiş Kadınların çocukların hırpalandığı ve şiddetin normalleştirildiği bir yere aile denebilir mi?

İstanbul Sözleşmesi eşcinsel mi olun diyor kardeşim?

Ayrıca ben size dinimizin yasaklarını birkaç maddeyle özetleyeyim kibirli olmak kendini beğenmek yalan söylemek insana ve çevreye kötü davranmak rüşvet alıp vermek fitne çıkarmak israf hırsızlık adam öldürmek. Şimdiye kadar Kutsal Kitabımızdaki bu yasakların hiçbiri hakkında konuşmayanlar şimdi çıkıp aileden cinsel yönelimden bahsediyor. İstanbul Sözleşmesi eşcinsel mi olun diyor kardeşim... Konuyu saptırmayın Bakın sürekli üzerinde durdukları İstanbul Sözleşmesinde cinsel yönelim sözü sadece bir kere geçiyor ve orada yazılan da şu: Madde 4: Taraflar bu Sözleşme hükümlerinin özellikle de mağdurların haklarını korumaya yönelik tedbirlerin cinsiyet toplumsal cinsiyet ırk renk dil din siyasi veya başka tür görüş ulusal veya sosyal köken bir ulusal azınlıkla bağlantılı olma mülk doğum cinsel yönelim toplumsal cinsiyet kimliği sağlık durumu engellilik medeni hal göçmen veya mülteci statüsü veya başka bir statü gibi herhangi bir temele dayalı olarak ayrımcılık yapılmaksızın uygulanmasını temin edeceklerdir. Yani İstanbul Sözleşmesini iptal etmek için 9 yıl sonra öne sürdükleri şey bu iki kelime.

Bu arada ilginçtir İstanbul Sözleşmesini ülkelerin Dışişleri Bakanları imzalıyor. Türkiye adına Sözleşmeyi 2011 yılında o zaman Dışişleri Bakanı olan ve şimdi yeni bir parti kurmuş olan bir siyasetçi imzaladı. Bu zamana kadar bir sorun yokken o bakanın parti kurmasından sonra İstanbul Sözleşmesinin yanlış olduğu ve iptal edilmesi gündeme geldi. Oysa kimin imzaladığının hiçbir önemi yok. Önemli olan kadınların şiddete karşı korunması İstanbul Sözleşmesinin iptali Kadının kendi hayatına karar verme yollarının hepsini kapatıp bu hakları kendisinde gören bir erkek rejimini yeniden tesis etme çabasıdır. Her tür ayrımcılığın önlenmesine kadınların şiddetsiz yaşamalarının güvence altına alınmasına hayır demektir. Kimseye göre değişmeyecek olan eşitlik kavramının ortadan kaldırılmasıdır. Kadınları din dil ırk cinsiyet ayrımcılığına karşı korumak zorunda değilim demektir.

Kadınlarla değil eşitsizliklerle savaşın 

İstanbul Sözleşmesini tartışmaya açanlar kadın cinayetlerine engel olmayanlar ve kadın düşmanı politika üretenler tüm kadın cinayetlerinin suç ortağıdır Bir kadının ölmek istemiyorum çığlığını duymayan bir toplum nasıl bir toplumdur Bir kadının ölürken kendi kanıyla failin ismini yazması hiç mi utandırmaz insanı Bir kadının tam 23 kez şikâyet etmesine rağmen yine de öldürülmesi ne anlama gelir Bu yazıyı okuyanlar belki eşlerini öldürmeyecekler ama ilerde kızlarının öldürülmeyeceğini kim garanti edebilir Onun için Bütün partiler toplum yararına kadına yönelik şiddet karşısında tavizsiz ve net bir tutum almak zorundadır. Bütün toplum kadınlara karşı şiddete çok ciddi ortak tavır almak zorundadır. Kadınlarla değil eşitsizlikle savaşın artık."

Bakmadan Geçme