Daha üç gün öncesine kadar Kocaeli’nin en çok okunan iki yazarının İsmet Çiğit’in ve benim olduğumu inanın bilmiyordum.
Kocaeli’de hangi gazete ne kadar okunuyor, ne kadarı inorganik, ne kadarı organik, ayrıca hangi haber sitelerine ne kadar kitle yönlendirme yapılıyor ve yüzdeleri nedir hepsini tek tek biliyordum. Çünkü bununla ilgili bütün veriler de var elimizde...
Ancak köşe yazarı olarak kim ne kadar okunuyor isim isim veri elde etmemiz mümkün olmadığı için gazeteci bazı arkadaşlarımızla yaptığımız veri analizi ile hangi yazar ne kadar okunuyor ortaya çıkarttık.
Bazı büyük büyük köşe yazarlarının bırakın üç-beş bini çoğu zaman sadece bin tıklanma bile alamadıklarını öğrendik.
Hiç mütevazi olamayacağız; Allah’ım nazarlardan saklasın, biz çok çok iyiyiz.
Bu çerçevede Kocaeli’de kitle yönlendirmesi olmadan en çok okunan haber sitesinin yanısıra en çok okunan köşe yazarlarının da bizim olduğumuzu öğrenmiş olmanın haklı gururu ile bu cümleleri yazıyorum.
Bunu siz okuyucularımızla birlikte başardık.
Biz size güvendik, siz bize inandınız ve sonunda da adımız gibi ZİRVE’ye çıktık.
Hepinize yürekten teşekkür ediyoruz.
Bizim için yeterli mi?
Elbette değil.
Çok daha yol almamız gereken eksiklerimiz var.
Örneğin YOUTUBE kanalımızın günlük izlenmelerini de çok daha artırmamız gerekiyor. Bunu da zaman içerisinde çözeceğimize ve burada da hak ettiğimiz yere geleceğimize inanıyorum.
(Yine hatırlatmakta fayda var; Hafta içi her gün saat 18:00’de Gazeteci İsmet Çiğit ile birlikte Kocaeli Zirve’nin YOUTUBE Kanalı’nda canlı yayında gündemi değerlendiriyoruz.)
Ancak ZİRVE’de olmanın da elbette bazı zorlukları var ve bu zorluklarla da mücadele etmesini bileceğiz.
Gerçekten sorumluluğumuz çok daha ağır, bunun da bilincindeyiz.
O yüzden bu gazete artık bizim olmaktan çıkmış, gerçek sahibi olan Kocaeli Halkı’nındır.
Emin adımlarla ZİRVE’ye çıkarken sizden hiç birşeyi saklamadık.
Ne yaşadıysak, neye inandıysak hep onu yazdık, onu söyledik.
Allah korusun, yalan, iftiradan hep uzak durduk, fitnecilerle hiçbir zaman aynı yoldan yürümedik.
Ancak çokça yalan ve iftiraya uğradık.
Yılmadık, yıkılmadık ve bütün inancımızla mücadele ettik.
‘Doğruların görünmeyen orduları vardır’ dedik ve inandığımız bu doğru yolda yürümeye devam ediyoruz Allah’ın izniyle...
ZİRVE’ye çıkmak gerçekten çok zordur, ama ZİRVE’de kalabilmenin çok daha zor olduğunu şu anda bizzat yaşayarak görüyoruz.
KOCAELİ ZİRVE’nin varlığından çok ciddi şekilde rahatsız olan şimdilik iki grup var.
Birinci grup; geçmişte FETÖ’nün yanında olan, FETÖ ile yol yürüyen ve şu anda da bunu saklama gereği bile duymayan YALANCI, İFTİRACILARDAN oluşan ‘PİYONLAR...’
(Ki bunların tek güvendikleri nokta: ‘Evet FETÖ ile birlikteydik ama bizimle birlikte siyasetçiler de vardı, biz de onların isimlerini veririz. Dolayısıyla bizi alırsanız, onları da almanız gerekiyor, anlayışında olup korkmayanlar...)
İkinci ve en tehlikeli grup ise, FETÖ’nün Kocaeli’deki beyin takımına en yakın olan grup...
Bunlar hala parti teşkilatlarında, belediyelerde ve kamu daireleri içerisinde bulunup, çok önemli görevleri olan ve en büyük Recep Tayyip Erdoğan savunucuları gibi görünen ‘AKILLI TİPLER’.
Hatta bu beyinsiz ‘AKILLI TİPLER’ bir ara KOCAELİ ZİRVE’ye bile sızdıklarını düşünmüşler.
Gizliden uygulamaya çalıştıkları ekonomik ambargo başarılı olmayınca bakalım şimdi de iddia edildiği gibi yalnızlaştırma politikası mı uygulayacaklar göreceğiz.
Belki de bu yazıdan sonra ellerini ayaklarını keserler gazetemizden…
İşte bu güruhun elinde yurt dışında bulunan Sedat Peker ile konuşmamın görüntüleri olduğu iletildi bana...
Hatta bu görüntüler üzerine montaj bile düşünüyorlarmış!
Bir tık ötesi daha var;
Benim yakın dostlarıma da bu görüşmelerim üzerinden yürüyeceklermiş namussuzlar...
Bir tek dostumu size yedirir miyim, ırz düşmanı, zındıklar.
Yiyemezseniz, boğazınızda bırakırım Alimallah.
Sizden hiçbir zaman hiçbir şeyimi saklamadım sevgili okurlarım.
Ne yaşadıysam, ne düşündüysem hepsini açık açık, net bir şekilde size ifade etmiştim, şimdi de aynı şekilde bu konu ile ilgili herşeyi ilk benden duyacaksınız.
Hatta onların ellerinde olmayan benimle ilgili bilgileri de şimdi yine benden öğreneceksiniz. (Boşuna araştırıp yorulmasınlar pis zındıklar)
Çok değerli hemşehrim Sedat Peker ile bundan bir süre önce görüştüğüm doğrudur.
İlk önce şunu söyleyeyim, ben gazeteciyim, dünyanın neresinde olursa olsun, herkesle görüşürüm.
Kaldı ki Sedat Peker, sadece Türkiye’nin değil dünyanın takip ettiği bir kişi...
Ne söylediği, ne yaptığı haber değeri olan biri...
Milyonların takip ettiği bir kişi ile bir gazetecinin görüşmesi kadar doğal bir şey olabilir mi?
Ayrıca Sedat Peker ile görüştüğümü ve hatta akrabalık bağımın olduğunu söylersem suç mu işlemiş olacağım yani.
Türkiye Cumhuriyeti, muz cumhuriyeti değildir, herkesin ne yaptığını, ne işler çevirdiğini bilir, ama sabırla bekler, sonrasında da gerekeni yapar.
Bundan kimsenin şüphesi olmasın.
O yüzden araya nifak sokmak isteyen namussuz, şerefsizler hiç heveslenmesinler, başaramayacaklar.
Şimdi gelelim Sedat Peker konusuna…
Sedat Peker ile ilk görüşmemiz 2000’li yılların başında Kocaeli’nde gerçekleşti.
Adem Ekşi’nin başkanlığını yaptığı Kocaeli Rizeliler Derneği’ndeki bir çok organizasyonumuzda Sedat Peker’i ağırlamıştık.
Defalarca onur konuğumuz oldu kendisi...
Kocaeli Rizeliler Derneği’ne hem manevi hem de ciddi oranda maddi katkıları oldu.
Derneğimize katkılarından dolayı verdiğimiz plaketleri de bizzat ben hazırlardım ve kendisine takdim ettik zaten...
Her zaman maddi ve manevi desteğini üzerimizden eksik etmeyen Sedat Peker’i ağırladığımızı söylemekten imtina mı edeceğim şimdi?
Çok açık ve net bir şekilde ifade ediyorum;
Ne Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan’ı size yediririz ne de şimdi Sedat Peker’i size satarız.
Zamanında onunla resim çektirmek için araya adam koyanlar şimdi resimlerini silerken biz onlar gibi olamayız.
Çünkü, bizim kitabımızda adam satmak yoktur beyler.
Bu arada sizin için ufak ama benim için gurur olan bir ayrıntı daha vereyim size.
Sedat Peker’in rahmetli babası Rize-Kalkandere’li, 2009 yılında rahmetli olan annesi Meryem Peker ise aslen Rize-İkizdere ve Türkiye’nin en büyük sülalesi olan Ekşioğlu Ailesi’ndendir.
Ben de İkizdereliyim ve rahmetli Meryem teyzem ile anne tarafımdan akrabalığımız vardır.
Tam bir Osmanlı kadını olan Meryem Teyzem, darda olan kim varsa onun yardımına koşan, ciddi duruşunun altında yufka yüreği ile melek gibi bir kadındı.
Nurlar içerisinde yatsın Meryem Teyzem…
NELER KONUŞTUK?
Şimdi gelelim Sedat Peker ile görüntülü görüşmemize…
Öncelikle görüşmemizin tamamen spontane geliştiğini ve sohbet havasında geçtiğini söyleyeyim.
Peker ile soru cevap yapmadık, ancak genel düşüncelerini benimle paylaştı.
Peker’in hemşehrilerimize karşı hassasiyetini bildiğim için kendisine Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan’a sahip çıkmamız gerektiğini söyledim.
Kendisi de bana ‘Ben bizim Rizeliler için hep şu söylerim; 'Kutsal topraklardan olan insanlardır, dedim’ dedi.
Üstüne basarak söylüyorum, Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan ile ilgili en ufak bir kırıcı söz söylememiştir.
Ancak kendisine ve ailesine çok ciddi haksızlıklar yapıldığını belirten Peker, yaptıklarına karşılık kendisinin AK Parti’den aynı hassasiyeti göremediğini ve genel seçimlerden önce çok büyük bir sürprizinin olduğundan bahsetti.
Sürprizinin ne olduğunu söylemeyen Peker, Hz. Ali’nin sözünü hatırlatarak; ‘’Ölsen söz verme, eğer ki söz verdiysen gerekirse öl ama yerine getir. O yüzden konuştuğum şeyi ölümüm pahasına yaparım. 40 yaşından önceki kardeşlerimize söz verdik, akit yaptık çünkü’’ dedi.
Sedat Peker, 'Yabancı ülkelerin ajanlarıyla anlaştı' diye suçlanmasıyla ilgili olarak da hiç kimseyle bir anlaşmasının olmadığını belirterek, ’Hayatımda beni iki şey delirtir; birincisi kızlarıma yapılacak kötülük, ikincisi de vatan sevgimin sorgulanmasıdır’ dedi.
Sedat Peker ile görüşmemizi ana hatlarıyla sizinle paylaşmış oldum.
Şimdi bu ‘AKILLI TİPLER’ sizinle neyi paylaşacak çok merak ediyorum doğrusu!
