'Eşit ve özgür kadın için mücadelemiz sürecek'

Kocaeli Barosu Kadın Hakları Merkezi Gebze Çalışma Grubu üyeleri 8 Mart mesajını net verdi: 'Kadının eşit ve özgür bir birey olarak var olduğu Türkiye ve Dünya için mücadelemizi ve dayanışmamızı sürdüreceğiz.'

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde en net mesajlardan biri Gebze’de, Gebze Adliyesi önünde, Kocaeli Barosu Kadın Hakları Merkezi Gebze Çalışma Grubu üyeleri tarafından verildi. Grup adına Avukat Kübra Yıldırım Aslan tarafından okunan açıklamada, kadının özgür birey olması için gerekli politikaların uygulanması istenirken Cumhuriyetimize ve Atatürk devrimlerine bağımlılık vurgulandı.

KADININ ÖZGÜR BİREY OLMASI İÇİN 

POLİTİKALAR UYGULANMALI

“Politik, medyatik ve dini alanlarda kullanılan dilin erilleşmesinin önü kesilmelidir. Kadınlara siyasal, sosyal ve ekonomik alanda yer açacak şekilde toplumsal cinsiyet eşitliği politikaları derhal uygulamaya geçirilmelidir. Kadınları toplumsal hayatın dışına iten cinsiyetçi ve ayrımcı politikalardan ve uygulamalardan vazgeçilmelidir. Kadını sadece ailenin parçası olarak gören politik, kültürel anlayış değiştirilmeli, kadının eşit ve özgür birey olarak yetiştirilmesine ve kabul edilmesine yol açacak politikalar uygulanmalıdır.

HER OLUMSUZ GİRİŞİME 

KARŞI ÇIKACAĞIZ

Bizler, Kocaeli Barosu Kadın Hakları Merkezi üyeleri olarak; kadının insan haklarını ihlal eden, toplumsal cinsiyet ayırımına yol açan, kadının her alanda eşit temsilini engelleyen, kadına fırsat eşitliği sağlamayan her türlü girişime, zihniyete karşı çıkacağız.

ATATÜRK DEVRİMLERİNE SIMSIKI BAĞLIYIZ

Cumhuriyet devrimlerinin kazanımlarından ödün verilmeyeceğini belirterek; kadına karşı her tür ayrımcılığın ortadan kalktığı, kadının eşit ve özgür bir birey olarak var olduğu Türkiye ve dünya için mücadelemizi ve dayanışmamızı sürdüreceğimizi, kadın haklarımızın teminatı olan laik Cumhuriyetimize ve Atatürk devrimlerine bağlılığımızı bir kez daha kamuoyuyla saygılarımızla paylaşıyoruz.”

İZMİT’TEN MURAT ÖZVERİ DE KATILDI

Gebze Adliyesi önündeki basın açıklamasına Kocaeli Barosu Gebze Temsilcisi Avukat Fahri Öztürk ve temsilci yardımcısı Özcan Aktepe de katıldı. Ayrıca iş hukuku, işe iade davaları ve iş cinayetlerine dair kitapları ve yazıları ile de tanınan İzmitli hukukçulardan Avukat Murat Özveri, çalışma grubunun hafta içi gerçekleşen şiddet konulu panelinin moderatörlüğünü üstlenen Avukat Hilal Özel Baylan, CHP Gebze İlçe’de Hukuk İşleri’nden Sorumlu Başkan yardımcısı olarak aktif siyasette de yer alan Sevinç Duygu Öner ile birlikte 20’ye yakın hukukçu basın açıklamanda yer aldı.

ZAMAN CUMHURİYET DEVRİMLERİ 

VE HAKLARA SIMSIKI SARILMA ZAMANI

Zaman; Cumhuriyet Devrimleri ve kadının insan hakları kavramlarına sıkı sıkı sarılma zamanıdır” başlığı ile yapılan açıklamada şu görüşlere yer verildi: “Kocaeli Barosu Kadın Hakları Merkezi olarak tüm kadınlarımızı 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde; kazanılmış haklarımıza sahip çıkmaya, taleplerimizi ısrarla takip etmeye çağırıyoruz.

MÜCADELE VE DAYANIŞMA GÜNÜ

8 Mart, tüm dünyada emekçi kadınların kendilerini ailede, toplumda, siyasal, sosyal ve ekonomik alanlarda eşit birey olarak görmeyen çağdışı zihniyetlere omuz omuza mücadele içinde karşı çıktığı, toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması için gereken kültürel, eğitimsel ve yasal çalışmaların yapılması taleplerini dile getirdiği mücadele ve dayanışma günüdür.

SÖMÜRÜ DÜZENİ DEĞİŞMELİDİR

Dünyada şiddetin, yoksulluğun ve eşitsizliğin artmasına neden olan sistemi sorgulamadan ve değiştirmeden, kadına yönelik ayrımcılığın ve kadın sorunlarının ortadan kalkmasının mümkün olmadığı bilincindeyiz.

Bu nedenle insanları yoksulluğa iten, eşitsizliğe ve şiddete yol açan bu sömürü düzeninin değişmesi, kadın sorunlarına çözüm için önemli bir aşama olacaktır.

Nüfusumuzun yarısını oluşturan kadınlarımız ne yazık ki aynı oranda, eğitim istihdam olanaklarına sahip olmamakta; yönetim mekanizmalarında, siyasal yaşamda ve karar alma organlarında temsil edilmemektedirler.

Buna; aile içinden başlayarak, toplumun her alanında var olan cinsiyet ayrımcılığı ve cinsiyet eşitsizliğine yol açan politikalar neden olmaktadır.

EŞİTSİZLİĞE YOL AÇACAK 

POLİTİKALARA KARŞI DURULMALI

Tarihsel, kültürel, dinsel bir takım gerekçelerle kadınlarımız; eğitimden, iş hayatından, toplum yaşantısından ve birey olmaktan alıkonulmaktadır. Kadının birey olmasını engelleyecek, toplumsal cinsiyet eşitsizliğine yol açacak politikalara karşı çıkmak hepimizin öncelikli görevidir.

BU TALEPLERİ ENDİŞEYLE İZLİYORUZ

Ülkemizde; toplumsal cinsiyet eşitsizliği her alanda var olmaya devam ederken, kadına ve çocuklara yönelik şiddet ve cinsel istismarlar sistematik olarak artmaktadır. Kadına, çocuğa karşı şiddetin önlenmesindeki etkisini çok önemli bulduğumuz 6284 Sayılı Yasa’nın, İstanbul Sözleşmesi’nin ve nafakanın kaldırılmasına yönelik yasal değişikliklere gidilme taleplerinin yoğunlaşmasını endişeyle izlemekteyiz.

YASA YAPICILAR BU 

BASKIDAN ETKİLENMEMELİ

Hak savunucusu olarak bizler yasalarımızın uygulanması noktasındaki eksikliklerin giderilmesini talep ederken: siyasal zeminin uygun olduğu düşüncesi ile organize edilen hareketlerin ve oluşan baskıların yasa yapıcılar üzerinde etki sağlamaması gerektiğini önemle ifade ediyoruz. Kadına yönelik şiddet ve istismarın artmasında bu yasal düzenlemelerin hiçbir olumsuz etkisi yoktur.

ŞİDDETİ BU UYGULAMALAR KÖRÜKLÜYOR

Tam tersi yasal düzenlemelere rağmen, uygulamaya geçilmeyen toplumsal değişim politikalarının, eğitim müfredatındaki toplumsal cinsiyet rollerindeki eşitsizliklerin, dini referanslarla kanuni düzenlemeler yapılması çalışmalarının, 12 yıllık kesintisiz zorunlu eğitimden vazgeçilmesinin, kadına yönelik haberlerde medyanın kullandığı eril dilin, kadının asıl görevinin annelik yerinin ev olduğu ve sadece aile içinde yer alması gerektiği yönündeki dilin ve baskının, aile kavramı kullanılarak kadının kimliğinin annelik ve aile içinde tanımlanması çabalarının, kadına karşı şiddeti ve kadın sorunlarını arttırdığı ortadadır.

SESSİZ KALMAMIZ MÜMKÜN DEĞİLDİR

Uzun mücadeleler sonucunda edinilen kadın kazanımlarının ve kadın haklarının geriye götürülmeye çalışılması karşısında sessiz kalmamız mümkün değildir.

Bu nedenle son aylarda tartışılmaya açılan nafaka, 6284 sayılı Yasa ve İstanbul Sözleşmesi konularında geri adıma yol açacak yasal düzenlemeler yapılmamalıdır. Kadına yönelik şiddete ve Aile Mahkemeleri’nin görevli olduğu alanlarda ve davalarda arabuluculuk ve uzlaştırma yöntemleri kabul edilmemelidir.”

Bakmadan Geçme