'Gazeteciliğimde en büyük hatam örgütlenmemekti'

MİT TIR'larının görüntüsü vakasından hala tutuksuz yargılanan emekli gazeteci CHP İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu, CHP Gebze Gençlik Kolları'nın 10 Ocak panelinde özeleştiri verdi: 'Bireyci bir gazeteciydim. Hiçbir cemiyete doğru düzgün üyeliğim olmadı. Gelinen noktada, hatalıymışım.'

Savaş Gayretli başkanlığındaki CHP Gebze Gençlik Kolları’nın 10 Ocak Gazeteciler Günü ve 16 Ocak Basın Onur Günü nedeniyle düzenlediği panele konuk olan CHP İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu eski mesleği gazeteciliğine ilişkin önemli bir özeleştiride bulundu. Berberoğlu konuşmasının ardından bir soruya verdiği yanıtta, “Ben bireyci bir gazeteciydim ve örgütlenmeyle hiç oralı olmadım. Hiçbir cemiyete, federasyona doğru düzgün bir üyeliğim olmadı. Ancak gelinen noktada, hatalıymışım” dedi.

Mesleğin fıtratında ölüm var

Durdurulan MİT TIR’larının görüntüsünü Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar’a verdiği iddiasıyla suçlanan, müebbet hapis cezası 25 yıla kadar indirildikten sonra halen tutuksuz yargılanan Hürriyet Gazetesi eski Genel Yayın Yönetmeni ve CHP İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu konuşmasına slayt gösterisinde yer alan öldürülen gazetecilerin neredeyse tamamıyla mesai arkadaşlığına kadar varan hukukunun olduğunu belirtip, “Mesleğin fıtratında ölüm var” dedi.

Genel yayın yönetmenliğine 

giden yolun ipuçlarını verdi

Boğaziçi Üniversitesi İktisat Bölümü mezunu olan Berberoğlu asıl amacının tahsil yaptığı mesleği sürdürmek olduğunu belirtip artık emekliye ayrıldığı gazetecilik mesleğine Çetin Emeç’in yönlendirmesi ile girdiğini kaydetti. Kendisini Hürriyet’te genel yayın yönetmenliğine kadar sürdüren etkenlerin ise medyadaki teknolojiyi yakından takip edip uygulamak, yarattığı etki ve reklam alma gücü olduğunu dile getirdi.

‘O’ nasıl düşünüyor diye 

karar veren bir yargı

Yargılanma sürecine ilişkin olarak hâkimlerin şahsında yargının durumunu, “O (Erdoğan’ı kast ediyor) nasıldüşünüyor diye karar varan bir yapıya dönüştük” diye tanımlayan Berberoğlu günümüzü ise özetle şöyle izah etti: “Demokrasinin basın dâhil olmak üzere her ayağı, bitti. Siyasette, yargıda, sivil toplumda bitti. Son 5 yıl içinde 7’nci kez sandığa gidiyoruz. İstanbul’u, Ankara’yı, yeniden İzmir’i alamayız iddiasında değilim ama seçimin bile çare olmadığı bir ‘demokrasi’ sürecindeyiz.”

Kaçınızın AKP’li takipçisi var? 

Kaçınız AKP’li takip ediyorsunuz?

Berberoğlu, ötekileştirmeyi ise salonda basit bir test yaparak tarifledi. Salondakilerin kaçının sosyal medyada AKP’liler tarafından takip edilip AKP’lileri takip ettiğini sorup düşük sayıyı yorumlayan Berberoğlu, “Biz aslında birbirimize propaganda yapıyoruz. Bu durumda ne bizim anlattıklarımızı onlar merak ediyor, ne de biz onlarınkini” dedi.

Şimdi Emlakbank’a değil soru 

sormak binanın içine giremem

Ülkemizde gelinin aşamadan sadece basının sorumlu tutulamayacağını da belirten Berberoğlu şöyle devam etti: “Ben 30 yıl önce Kemal Horzum marifetiyle Emlak Bankası’nın içinin boşaltılmasını haberleştirdiğimde tüm bilgilere rahatlıkla ulaşırdım. Elime geçen belgeler bizzat Emlak Bankası tarafından doğrulanır ve açıklamada bulunulurdu. Şimdi olsa değil soruya yanıt almak, bankanın binasının içine girmem korumalar tarafından engellenir.

Hakkımda müebbet verilmiş ama

ne söylendiğini kimse bilmiyor

Müebbet hapisten 25 yıla çevrilen, tutuksuz yargılandığım davaya ilişkin olarak ‘gizlilik’ kararı var. Şöyle bir düşünün. Hakkımda müebbet verilmiş ama suçlayanlar ne demiş, savunmamda ne demişim kimse bilmiyor, bilemez. Gazeteciler de bilemez çünkü gizlilik kararı var. Gazetecinin bilgiye ulaşmasının bu kadar zorlaştırıldığı bir dönemde, gazeteciden ne bekleyebilirsiniz ki.”

Bu konuda fikir yürütecek en son kişi benim

Açıklamalarının ardından soruları da yanıtlayan Berberoğlu, “Meslekte yaşanan bu sorunların çözümü ve direnç için meslek mensuplarına ne tür bir mesleki sivil toplum örgütlenmesi önerirsiniz?” sorusunu özeleştiride bulunarak yanıtladı: “Ben bireyci bir gazeteciydim ve örgütlenmeyle hiç oralı olmadım. Hiçbir cemiyete, federasyona doğru düzgün bir üyeliğim olmadı. Ancak gelinen noktada, hatalıymışım. Bu konuda fikir yürütecek, öneride bulunacak, laf edecek en son kişi benim.”

Hangi koşullar daha iyiydi.

Henüz karar veremedim

Berberoğlu, “Türkiye koşulları mı daha iyiydi. Cezaevi koşulları mı?” sorusunu önce, “Yerinde ve doğru bir soru” diye tanımladı, ardından yanıtını şöyle verdi: “Hangisi daha iyiydi, henüz karar veremedim. Cezaevindeyken kafam rahattı çünkü tecritteydim. Ancak mahpusların en büyük kaygısı geri döndüklerinde, sivil hayatta bıraktıklarını bıraktıkları gibi bulamayacak olmaktır. Öte yandan şu konuda umutluyum. Basına yönelik uygulamalara karşı direnenlerin oranı yüzde 40-50’nin altına düşmüyor. Yani durum o kadar da kötü değil aslında.”

“Vatan hainliği” ile suçlanan “pavyon yıldızı!”

CHP Kocaeli Milletvekili Tahsin Tarhan, Berberoğlu’na, “Adalet Yürüyüşü’nde nasıl hissediyordunuz?” diye sordu ve şu yanıtı aldı: “Adalet Yürüyüşü’nün başladığını cezaevi koşullarında her tür habere, bilgiye erişimim de engellendiği için ancak bir gün sonra öğrenebildim. Ben siyasete CHP Gençlik Kolları’nda başlamıştım ve ilk aklımdan geçen şey şu oldu: ‘Ne iyi etmişim de bu partiye girmişim.’ Şöyle düşünün. Pavyon yıldızı gibiyim. 35 yıl boyunca çok sayıda habere imza atarak gazetecilik yaptım ve ‘Vatan haini’ olmakla suçlanıyorum. O yürüyüş vesile oldu daha fazla tanınmama. O kadar güç, bir insanın arkasından yürüyen o kadar insan varsa kimse kimseyi karalayamaz. Onu gördüm.”

CHP Eren Erdem’e sahip çıkmıştır

CHP’nin aynı konumdaki ErenErdem için benzer tavrı tekrarlamadığına dair eleştirel soruyu partinin hiçbir yönetici kademesinde yer almadığı için yanıtlama yetisinin olmadığını aktaran Berberoğlu, “Ancak şunu bilin. CHP, Eren Erdem’e sahip çıkmıştır. Ben de Eren’i çok severim. Bir de Adalet Yürüyüşü’nü şöyle değerlendirin. Benim o süreçteki tutukluluğum şah damara basılması gibi, bir sürecin ürünüydü ve çok kendiliğinden, çok ani bir tepkiyle gelişti” dedi.

Yaşadıklarım mesleğin fıtratı tercihler kişiseldir

Enis Berberoğlu kendisinin yargılandığı, uzun süre tutuklu kaldığı bir davadan hemen hemen aynı konumdaki Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar’ın ise yurt dışına “gidip” yargılanmadığının anımsatıldığı manidar soruyu ise, “Ben mahkeme süreci başladığında tek bir şey söyledim. Yapılanın habercilik olduğunu söyledim. Tutuksuz yargılanmaya başladıktan 8 gün sonra sanki yurtdışına kaçacakmışım gibi yurtdışı yasağı getirildi. Ama şunu belirtmek isterim. Her bireyin bu konudaki tutum ve davranışına saygı duyarım. Cezaevinden çıktığımdan beri hiçbir yerde mağdur edebiyatı yapmadım. Yaşadıklarım mesleğin fıtratında var. Tercihler ise kişiseldir.”

Tek sorumlu olarak basın gösterilemez

Günümüz koşullarında haberciliğin teknoloji ile birlikte mecra değiştiğini, içerik olarak habercilik kalitesinin düşmesinin ise arz talep ile orantılı olduğunu ve toplum haber talep etmediği sürece gazetecilerin haber arz edemeyeceğini belirten Berberoğlu sözlerine ilaveten demokrasinin basın dâhil olmak üzere tüm ayaklarının çöktüğünü, tek sorumlu olarak basının ve gazetecilerin gösterilemeyeceğini; yargısı, sivil toplumu, siyasi partileri ile demokrasinin tüm ayaklarının tahribatı gidermek için mücadele etmesiyle, kendisine çeki düzen vermesiyle yeniden arzulanan demokrasi biçimine dönülebileceğini dile getirdi.

Bakmadan Geçme