23 Ekim tarihli yazımdan sonra geçen haftanın tamamını şehir dışında geçirdim.
Özel işlerim için 2 gün Bursa’da kaldım, diğer zamanımı da bütünüyle Ankara’da geçirdim.
Geçen hafta ‘’Uzun yaşamanın sırrı’’ başlıklı köşe yazımı okuyanlardan, yazılarımın devamını göremeyince olsa gerek ‘’Artık yazmayı mı bıraktın’’, ‘’Pes mi ettin’’, ‘’Medya işini mi bıraktın’’ gibi sorularla muhatap olmama sebep oldu.
Bu mesleğe başlarken sizinle bir akit yapmıştık.
‘’Benden sadece ve sadece gerçekleri duyacaksınız, yoksa yazmayı bırakırım’’ demiştim.
Çok açık ifade ediyorum;
Bu can bu bedende olduğu sürece Kocaeli medya sektöründe olmaya devam edeceğiz.
Hem de çok daha güçlenerek devam edeceğiz.
Kocaeli Zirve Gazetesi’nin dışında ulusal bir internet haber sitesi daha bir yıl içerisinde yayında olacak inşallah.
Onun hazırlıklarına da başladık.
Ayrıca Kocaeli Zirve’nin de çatısı altında bulunan Global Medya’nın ulusal medya kuruluşları ile yeni anlaşmalarını büyük bir mutlulukla size duyurmak istiyorum.
Çok daha kurumsal ve çok daha güçlü bir yapı ile faaliyetlerimeze devam ediyoruz.
Şimdi gelelim, 23 Ekim tarihli ‘’Uzun yaşamanın sırrı’’ başlıklı köşe yazıma.
O yazımda da belirttiğim gibi,
Devletin resmi tutanağı ‘Şarbon vakalarını’ kapatan,
Gölcük Sahili’ni pisletirken 360 ton hayvan dışkısının kendisine ait olmadığını yüzümüze baka baka yalan söyleyen,
Vadi Besicilik ile Beyoğlu Deresi arasına NATO Boru Hattı gibi borular döşeyip pisliklerini dereye boşaltan,
Öz kardeşini tecavüzcü diye suçlayan,
Birlikte yaşadığı eşine mal davası açan,
Naylon fatura kestiği için Kocaeli Adliyesi’nde hala yargılanan,
Vadi Besicilik firması ile ilgili haberler yaptığımız için bana akıl almaz çirkin iftiralar atan,
Resmiyette görünenin dışında gazete kurup orada yalan haberler yaptıran,
FETÖ’nün Türkçe Olimpiyatları’nın 1 numaralı sponsoru olan Hüdaverdi (Cezmi) Çiçek sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada Nokta Medya’yı Valimiz başta olmak üzere başkaca birilerini korumak için kurduğunu açık açık yazabiliyorsa ve buna karşılık Sayın Valimiz de çıkıp ’Sen kimsin ki beni koruyacaksın', diyemiyorsa ben bundan sonra Hüdaverdi (Cezmi) Çiçek ile ilgili nasıl bir yazı yazabilirim.
Daha önce onca yazılar yazdık da ne oldu?
Ne değişti?
Hiç bir şey değişmedi.
Şu anda Kocaeli’de herkes Hüdaverdi (Cezmi) Çiçek’e kimin ve nasıl yol verdiğini konuşuyor.
Kocaeli’de devletin itibarı ayaklar altında maalesef.
Hüdaverdi (Cezmi) Çiçek, benimle değil aslında devletin aklıyla dalga geçiyor.
Geçen gün Kocaeli Milletvekili Sadettin Hülagü’nün oğlu Taha Hülagü ile ilgili bir yazı yazdım.
Herkes neden böyle bir yazı yazdığımı merak etmiş.
Sadece Taha Hülagü’nün değil, kayın babasının bile sinirleri fırlamış.
Neden kıyameti koparttılar?
İftira atmadık, bir şey yapmadık ama nasıl da hemen harekete geçmişler.
Sadece basit bir yazı yamıştık oysa.
Biricik evlatlarının isminin geçmesi bile rahatsız olmalarına yetti.
Peki, Hüdaverdi (Cezmi) Çiçek’in benimle veya diğer birkaç arkadaşımızla ilgili iğrenç iftiralarına Sadettin Hülagü, Vali Seddar Yavuz veya yakınları maruz kalsaydı ne olurdu acaba?
Sabaha karşı Hüdaverdi (Cezmi) Çiçek’i çoktan paket yapmışlardı, değil mi?
Şimdi Kocaeli Milletvekili Sadettin Hülagü ve Kocaeli Valisi Seddar Yavuz’a soruyorum;
Bizler namuslu ve şerefli insanlar değil miyiz?
Biz bu çirkin, pis iftiraları hak edecek ne yaptık?
Kime ve ne yanlışımız oldu?
Defalarca suç duyurusunda bulunmamıza ve şikayetçi olmamıza rağmen devlet neden hala harekete geçmiyor?
Benim itibarımın hesabını kim verecek?
HESABINI VERECEKSİNİZ!
Hem Vallahi hem Billahi zamanı gelince Kocaeli’de dönen dolapları tek tek yazacağım, o zaman sokağa dahi çıkamayacaksınız.
Kimlerin yeğeni ne paralar götürmüş?
Ruhsat paralarını yakınlarının hesabına gönderip, müdürlüklerle rüşvet paralarını kırıştıranları belgeleriyle birlikte yayınlayacağım.
Ayrıca yeni kurulan dernekteki paraların nerelere aktarıldığından, şehir dışına gönderilen hediyelere kadar herşeyi tek tek hem de belgeleriyle birlikte açıklayacağım.
PEKİ YA FARUK BOSTAN İLE ABDULLAH KAYA’NIN DURUMU FARKLI MI?
Benim için Cezmi Çiçek neyse Faruk Bostan’la Abdullah Kaya da aynıdır.
Çünkü bunların hepsi aynı bataklıktan besleniyor, foyalarını ortaya çıkartanlara karşı aynı akıl almaz iftiralar atıyorlar.
Faruk Bostan’ın amacı kentin yeni Güngör Arslan’ı olmak, Abdullah Kaya’nın amacı da kendilerine yapıldığını düşündüğü haksızlıklara karşı Kocaeli’de iktidarı elinde bulunduranlarla mücadele etmek.
Geçen dönem hedefte İbrahim Karaosmanoğlu vardı, bu dönem Tahir Büyükakın var.
Sadece kişiler değişiyor ama mantalite hep aynı.
27 yıldır yakından tanıdığım Abdullah Kaya’nın ne iş yaptığını ve nasıl geçindiğini hala anlayabilmiş değilim.
En kral yerlerde yemeklerini yer, balından, sütünden, yağından en organik ne varsa onları sipariş verir, kimseye zerre kadar maddi yük olmaz.
Son dönem içerisinde el falına bakan Abdullah Kaya’nın bunun karşılığında kimseden para aldığına da şahit olmadım.
Gayrimenkul gelirleri de yok.
Öyleyse bu adam nasıl geçiniyor?
Üstelik son iki yıldır beş parasız ekürisi Faruk Bostan’ın da maddi yükünü çekiyor.
Hayırdır, bu değirmenin suyu nerden geliyor, diye sormazlar mı adama?
Yoksa Kocaeli İlme Hizmet Vakfı’dan mı besleniyorlar?
Bu arada Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nin Mehmet Ali Paşa Camii kamulaştırma bedeli olarak hesaplarına yatırılan 20 milyon 500 bin liranın akıbetini bilen var mı?
FARUK BOSTAN TUTUKLANDI
Faruk Bostan’la ilgili dün akşam saatlerinde haber geldi.
Yakalama kararı bulunan Faruk Bostan, yakalanarak Kandıra Açık Cezaevine gönderildi.
Faruk Bostan, cezaevine gönderilirken Hüdaverdi (Cezmi) Çiçek’in elini kolunu sallayarak Kocaeli’de istediği gibi at oynatmasını hazmedemiyorum.
Kocaeli’de adaleti arıyorum.