Tahsin  Keskin

Kime ve neye inanacağız?

Tahsin Keskin

Milli Piyango’nun 400 milyon liralık büyük ikramiyesi Kolombiya’dan bir online bilete çıktığı iddiası ortalığı karıştırdı.

400 milyon lira şu ana kadar Milli Piyango tarihinin en yüksek ikramiyesi olarak tarihe geçti.

Ancak tarihe geçen sadece ikramiye miktarı değil, ilk kez Milli Piyango’nun en yüksek ikramiyesi yurt dışından bir yere çıktı.

Türkiye’de her bin kişiden belki bir kişi Kolombiya’nın haritadaki yerini bulabilir.

Belki Kolombiya’da Türkiye bilinen bir ülke diye sorabilirsiniz, ama onların da Türkiye’yi bilinirlik oranı bizden fazla değildir.

Acaba Kolombiya’dan kaç bilet alındı ve o alınan bilete büyük ikramiye çıktı diye ben de merak ediyorum.

Üstelik büyük ikramiye çok uzun yıllar sonra tam bilete çıkmış.

Bu kadar büyük rastlantıların hepsinin bir arada olması ister istemez insanlarda şüphe oluşmasına neden oldu.

Bir de bütün bunların Milli Piyango’nun özelleşmesi sonrasında olması da başka bir rastlantı sanırım.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Özgür Karabat, "Devlete borcunu ödemeyen Demirören’in ikramiyesi de şaibelidir" dedi.

Ben demiyorum, CHP Genel Başkan Yardımcısı söylüyor.

Açık söylemek gerekirse, son zamanlarda Türkiye’de neye ve kime inanacağımıza şaşırdık.

------------------

HALİL KONAKÇI BU SEFER YANILDI!

Diyanet İşleri Başkanlığı'nda imam-hatip olarak görevini yürüten ve sosyal medyada yaptığı paylaşımlarla  gündem olan Halil Konakçı’nın açıklamalarının çok büyük bir bölümünün altına gözüm kapalı imzamı atarım.

Adam gerçekleri tokat gibi yüzümüze vuruyor.

Diyanet İşleri Başkanlığı'nda görev yaparken Kuran-ı Kerim’in esaslarını bu kadar net bir şekilde ifade eden imam hatibine çok fazla rastlayamıyoruz maalesef.

Çocukluğumda Timurtaş Uçar Hoca vardı.

Timurtaş Uçar, dini konularda çok açık ve konuşurdu.

Toplantıları kayda alınan Hoca’nın konuşmaları gizli gizli dinlenirdi.

Çünkü Timurtaş Hoca’nın kasetleri yasaklanmıştı.

O döneme damgasını vuran Timurtaş Hoca’nın bir benzeri olarak Halil Konakçı Hoca’yı görüyorum.

Ancak Halil Hoca’nın Timurtaş Hoca kadar bilgili olmadığı gibi biraz da toy olduğunu düşünüyorum.

Halil Hoca’ya tavsiyem, futbol konularına fazla girmesin, yoksa top elinde paylayıverir Alimallah…

Gündeme dair ne varsa açıklama yapan Halil Hoca, geçen hafta içinde resmen baltayı taşa vurdu.

Gerçi Halil Konakçı Hocamız’ın tamamen yanlış ifade ettiği bu konuda ülkemizdeki büyük futbol yorumcuların bile gerçekten bihaber olduklarını gördüm.

Konu: 29 Aralık 2023 Cuma günü Riyad'da oynanması planlanan Galatasaray-Fenerbahçe Süper Kupa finalinin 'Yurtta Sulh Cihanda Sulh' pankartı ve Atatürk tişörtlerine izin verilmemesi üzerine iptal edilmesi.

Bu konuda Suudi Arabistan yetkililerini sorumlu tutmayan Halil Konakçı Hocamız, Galatasaray ve Fenerbahçe’nin provokasyon yaptıklarını söylemiş.

Galatasaray ve Fenerbahçe’nin provokasyonu var mı, yok mu, onu bilmiyorum ama kamuoyunda ciddi bilgi kirliliği ve eksikliği olduğunu ifade edebilirim.

TFF’nin Suudi Arabistan’da gerçekleştirdiği bir organizasyondan Suudi Arabistan Futbol Federasyonu değil tamamen TFF sorumludur.

TFF’nin izin verdiği pankart ve tişörtlere bir başka ülkenin federasyonu ve güvenlik güçleri asla karışamaz.

Yani Galatasaray ve Fenerbahçe’nin sahaya çıkacakları pankart ve tişörtler tamamen TFF’nin iznine bağlıdır.

Çok daha ileri giderek söyleyeyim.

Eğer Galatasaray ve Fenerbahçe, Riyad’da sahaya çıksaydı ve güvenlik güçleri takımlara müdahale etseydi FIFA,  Suudi Arabistan Futbol Federasyonu’nun üyeliğini askıya alırdı.

O statta Suudi Arabistan Futbol Federasyonu’nun görevi, organizasyonun güvenli bir şekilde icra edilmesini sağlamaktı.

Oysa öyle yapmadılar, ‘’Bizim kurallarımıza göre oynayacaksınız’’ dediler.

FIFA özellikle güvenlik güçlerinin bu tür müdahalelerini asla kabul etmiyor ve büyük cezalar veriyor.

FIFA’nın kriterleri oldukça net.

Güvenlik tehdidi olmadıkça güvenlik güçlerinin bir takımın soyunma odasına girmesine ve her ne sebeple olursa olsun oyunculara dokunulmasına bile izin vermiyor.

Suudi Yetkililer, takım oyuncularının üzerindeki formaları zorla mı çıkartacaklardı?

Ya da takımlar sahaya çıktıksan sonra ışıkları kapatıp, bu maçı oynatmıyoruz, diyebilirler miydi?

Diyemezlerdi.

Burada suç tamamen TFF’nindir.

Peki, Galatasaray ve Fenerbahçe o söz konusu pankart ve tişörtlerle sahaya çıkıp, maçı oynasaydı ne olurdu?

İki takımdan birisi veya TFF, FIFA’ya şikayette bulunmadığı sürece hiç bir şey olmazdı.

Çünkü maç nerede oynanırsa oynansın, maçta kuralları belirleyen TFF’dir.

Bütün bunlarla birlikte sadece TFF, Galatasaray ve Fenerbahçe’ye ceza verebilirdi.

Hatta TFF bile takımların pankart ve tişörtlerle sahaya çıkmalarına engel olamaz, sadece ceza verebilir.

Kısacası Suudi Yetkililer, yetkilerini aşmış ve bu maçı oynatmamışlardır.

Bu yüzden ne Halil Konakçı Hocamız ne de başka birileri Galatasaray ve Fenerbahçe’yi hedef gösterip Suudi Arabistan’ı aklamaya çalışmasın.

Gerçekleri öğrenin ondan sonra yorum yapın bence.

FETÖ’YE MESAJ MIYDI?

Benim o kupa finalinde anlayamadığım bir konu var.

Fenerbahçe’nin Atatürk hassasiyetini anlayabiliyorum.

Atatürk’ün Türkiye’nin ekonomik kalkınması için özel girişimin desteklanmesi amacıyla bizzat devletin güçlendirdiği Koç Alilesi’nin bir ferdi olarak Başkan Ali Koç’un özellikle Atatürk tişörtü ile maça çıkmasını anlayabilirim de Galatasaray’ın 'Yurtta Sulh Cihanda Sulh' pankartında ısrar etmesini hala anlayabilmiş değilim.

'Yurtta Sulh Cihanda Sulh' sloganı 15 Temmuz Hain Darbe Girişimi’nin yapıldığı o gecedeki ilk açıklamanın anahtar cümlesi değil miydi?

Ben ‘Paralel’ kelimesini FETÖ’yü ifade ettiği için günlük yazılarımda dahi kullanmaktan imtina ederken Galatasaray bu slogan için neden bu kadar ısrar etti?

Acaba bu bir mesaj mıydı, düşünmeden edemiyorum.

Galatasaray’ın ısrarla 'Yurtta Sulh Cihanda Sulh' pankartı ile maça çıkmak istemesine muhalefet şerhi koyuyorum.

Ben buraya yazdım, siz de aklınıza yazın…

Yazarın Diğer Yazıları