Gölge Adam

Barbaros Mahallesi ne çekti?

Gölge Adam

Körfez ilçenin Yarımca bölgesinde Barbaros Mahallesi vardır. 

Türkiye’nin en büyük  şirketi TÜPRAŞ bu mahallede bulunuyor. TÜPRAŞ’ın çevresi de  dolum tesisleri, yanıcı, patlayıcı ve parlayıcı  madde üreten ve depolayan şirketlerle doludur. 

Elbette hiç kimse, bu bölgeden TÜPRAŞ’ın taşınması gerektiğini söyleyemez. 

Barbaros Mahallesi’nde binlerce kişinin yaşadığı konutlar da bu bölgede sanayi tesisleri yapıldıktan sonra inşa edilmiştir. 

Aslında o bölge tamamen tehlikeli sanayi kuruluşlarına ayrılmış bir bölge olmalıdır. 

Ama o fabrikaların arasında binlerce insan da yaşıyor. Çoluk çocuk, hasta yaşlı insanlar var. 

Önceki gün bu bölgedeki dolum tesislerinden birinde daha yangın çıktı. Yangının yayılma tehlikesi, patlama tehlikesi vardı. Bölgede yaşayan insanlar bir kez daha büyük korku yaşadılar. 

Aslında yollar önce TBMM’den oy birliği ile karar alınmıştı. Barbaros Mahallesi’nde  sanayi tesisleri arasında bulunan konutlar kamulaştırılıp boşaltılacak, bu insanlar için yeni evler yapılacaktı. Aradan yıllar geçti. Bur türlü bu proje gerçekleşmedi. 

Barbaros Mahallesi’nde bu tehlikeli bölgede yaşayan insanlar her an ölümle burun buruna bulunuyorlar. Gece rahat uyuyamıyorlar. Ama gidecek yerleri yok.

Bir felaket yaşansa kaçacak yerleri yok. Canları da malları da her an tehlike altında. 

Artık Barbaros Mahallesi’nde  bir şiflerin yapılması lazım. Bu bölgedeki bütün insanların kendilerine yapılacak güvenli evlere nakledilmeleri lazım..

Ama bu kentte bunları kim yapacak?.. Bırakın  kimin yapacağını, bunları kim düşünecek, bu durumla kim dertlenecek?.

İŞ KAZALARINDAKİ ARTIŞLAR 
Farkında mısınız?

İlimizde tuhaf şeyler yaşanıyor. Cinayet, kurşunlama, kavga dövüş gibi olaylarda büyük artış var. 

Bunun yanı sıra son zamanlarda iş kazalarında da ciddi artışlar gözleniyor. 

Dolum tesisinde yangın çıkıyor, çelik fabrikasında patlama oluyor.. 

Gariban işçiler yaralanıyor, gariban işçiler ölüyor.. Çok ciddi zararlar meydana geliyor. 

Türkiye son zamanlarda 41 grip işçinin hayatını kaybettiği Amasra Kömür Madeni kazasını enine boyuna konuştu. Aslında bütün iş kazalarını bir bütün halinde ele almamız ve konuşmamız gerekiyor. 
İlimizde bir yandan yeni çelik fabrikaları, yeni kimyasal tesisler, yeni akaryakıt dolum tesisleri kuruluyor. Ama mevcut olanlarda da arka arkaya korkunç iş kazaları yaşanıyor.

Bu tesislerde iş sağlığı ve güvenliği konusunda da gibi önlemlerin alındığını ve uygulandığını merak ediyorum. 

Bu kentte yaşam çok ucuz hale geldi.. 

Acaba  son zamanlarda ilimizde yaşanan, çoğu ucuz atlatılan iş kazaları konusunda araştırma yapılıyor mu?

SU KRİZİ BÜYÜYOR 
Ülke genelinde çok yağışsız bir sonbahar geçiriyoruz. Oysa, hem toprağa atılmış tohumlar için, hem içme suyu kaynakları için sonbahar yağışları çok önemlidir. 

Çevrenizdeki derelerin haline bakın.. Bu mevsimde gürül gürül akması gereken dereler neredeyse kurumuş durumda. İçme suyu kaynaklarındaki rezervler eriyor. 

Meteoroloji’nin raporlarına göre daha uzun süre yağış beklentisi de yok.

Şimdi, “Kırk katır mı, kırk satır mı?”  sorusunu sormanın zamanı. Elbette kış mevsiminin çok soğuk geçmemesini diliyoruz. Soğuk kış mevsiminde enerji faturalarından korkuyoruz. Ama bir de şu gerçek var; yağışsız  sonbaharın ardından, kış aylarında da yeterli kar yağmazsa, gelecek yaz susuzluk kapısı çalacaktır. 

Üşümek ve ağır  gaz faturaları ile karşılaşmak pahasına, kış sezonunda bol kar beklemek ve dilemek gerekiyor. Bu arada herkesin bir damla suyun bile kıymetini bilmesi gerektiğini de hatırlatmak isterim. 

DİYARBAKIR CEZAEVİ MÜZE OLUYOR 
Türkiye’nin geçmişinde çok acılar, çok haksızlıklar var.. 

Diyarbakır Cezaevi bu konuda sembol yapılardan biridir. Ahmet Kaya’nın sevilen şarkısı “Bahtiyar” da bu cezaevindeki zulümlerden esinlenilerek yazılmıştır. 

12 Eylül darbesi sonrasında, askeri yönetim zamanında Diyarbakır Cezaevi’nde çok işkenceler yapıldı. Çok insan buradan sağ çıkamadı, çok insan  buradan sakat çıktı.

Şimdi Diyarbakır Cezaevi kapandı. Kültür Bakanlığı’na devredildi ve müzeye dönüştürülecek. 

Kuşkusuz Türkiye’nin bir dönemindeki acıları anlatan bir müze olacaktır. 

Ama bir cezaevinin, hele hele Diyarbakır cezaevinin kapatılıp, müze yapılıyor olması, Türkiye’de bazı şeylerin kökten değiştiğini de gösteriyor. 

Yazarın Diğer Yazıları