Son aylarda iğneden ipliğe her şeye zam geldi. Eve et, süt, peynir, yağ almak bile son derece zor…
Her şeyin fiyatı artarken, özellikle dışarıda yemek yemek çok büyük lüks haline geldi.
Lokantalar, zincirleme gelen bütün zamlardan etkilenen işletmeler..
Enerji fiyatlarındaki artış, gıda ürünlerindeki artış, asgari ücretteki yükseliş, kira bedellerindeki artış, bütün bunlar yeme-içme sektöründeki maliyetleri katladı.
İster istemez, dışarıda yemek yemek de lüks haline geldi.
Sıradan bir esnaf lokantasında birkaç dilim ekmekle birlikte kuru-pilav yemek bile artık 50 TL’den başlıyor...
Lahmacun 20 TL, bir porsiyon döner 70 TL... Etli yemeklerin porsiyonu 60-80 TL oldu… Bir porsiyon pirinç pilavı 8-10 TL.
Esnaf lokantalarında, alkolsüz lokantalarda fiyatlar katlanarak arttı..
Alkollü lokantalarda ise uçup gitti…
Türkiye’de son yıllarda en fazla fiyatı artan ürünlerin başında sigara ve alkollü içkiler geliyor. Bu ürünler üzerindeki vergi yükü konusunda çok uzak ara Dünya Şampiyonu durumundayız.
Aslında bu ülkenin vergi yükünü benim gibi sigara ve içki kullananların çektiğini çok rahat söyleyebiliriz. Eminim ki ben bu halimle, sigara ve içki üzerinden devlete ödediğim vergi açısından çok ünlü, çok büyük ve en lüks arabalarla dolaşan müteahhitlerden daha fazla vergi ödüyorum.
…………………..
Neyse, sonuçta yaşıyoruz. Bahar da geldi. Üstelik, mübarek Ramazan ayını ve bayramı geçirdik. Uzun süredir İzmit’te bir alkollü mekanda bulunmamıştım..
Geçen akşam çok sevdiğim ve değer verdiğim iki arkadaşımla (Başar ve Tuğrul), Ramazan ertesindeki ilk alkollü mekan bulaşmasını yapmaya karar verdik.
Ormancı Zeki Ağabey’in işlettiği Artvinliler Derneği Lokali’ne gittik. Bu mekan, hala İzmit’te hem en güzel yemek ve mezelerin hazırlandığı, hem en hesaplı mekanlardan biridir.
Artvinliler Lokali’nde bile bizden başka masa yoktu.
Nefis mezelerle masamız donatıldı. En kaliteli peynirden, en lezzetli kavundan birer dilim.. Patlıcan-biber kızartma, barbunya pilaki…
Masada 70’lik Yeni Seri..
Çok rahat bir ortamda çok keyifli bir sohbet.. Ara sıcak Arnavut ciğeri, ana yemek et kavurma geldi. Hepsi mükemmel, hepsi çok lezzetli...
Hele o kiremit kapta yapılan et kavurmanın suyuna kızarmış ekmeği şamandıra yapmak, inanılmaz keyifliydi.
Başar ve Tuğrul ile ortak dostumuz rahmetli Güngör bol bol andık. Memleketin halini, kentin halini böyle bir ortamda, rakılı masada konuşmak çok daha iç karartıcı olabiliyor.
Gecenin ilerleyen saatlerinde, bu kentte çok önemli bir işadamı olan Tuğrul ve benim ortak dostumuz geldi.. Masamıza davet ettik. Keyifli sohbetimize katılan bu dostumuzun ismini yazamıyorum. Çünkü, benimle birlikte İzmit’teki bir alkollü mekanda sohbet ettiği duyulursa, bu kentte pek çok işini kaybedebilir, zarar görebilir. Ne yazık ki, bizim şehrimiz artık bu hallere düştü.
Gece yarısına kadar bu tatlı sohbet devam etti. Masaya meyvemiz (çilek, erik), kuruyemişimiz(Asri Manav’dan tuzlu fıstık) geldi.
70’lik Yeni Seri’nin üzerine ilave rakı söylemedik. Ama ben alışkanlığımı sürdürüp, 33’lük Miller ile cilamı yaptım.
İzmit’in en uygun mekanında 4 kişinin hesabı 1000 TL. Piyasa koşullarını bildiğimiz için, bu hesabın da bize özel ve torpilli olduğunu biliyoruz.
Artık hayat koşulları böyle.. Ben, bütün olumsuz koşullara rağmen, inadına yaşam biçimimden, alışkanlıklarımdan vazgeçmemek görüşündeyim.
Ama bundan sonra pazar günleri çok fazla yeme-içme yazısı yazamasam, lütfen bine mazur görün.
Artık, çok basit ve mütevazi akşam keyiflerine bile para yetiştirmek mümkün değil.
Mekan sahipleri de bu durum karşısında kara kara düşünüyorlar.
RAMAZAN BANA ÇOK İYİ GELDİ
Geçen gün bir yazımda bahsetmiştim.. Kronik rahatsızlıklarım nedeniyle kullandığım ilaçlar var. Bu ilaçları alabilmem için yeni bir sağlık raporu gerekiyordu. Kardeşim Tuğrul ile birlikte Derince Araştırma Hastanesi’ne gidip, 6 tüp kan vermiştim.
Tahlil sonuçları çok iyiydi. Doktorlar bile şaşırdılar. Düşmanlar korksun.
Ben çok yakın gelecekte ölüp giderim diye bekliyordum. Ama Allah izin verirse, biraz daha yaşayacağım.
Allah bana, bu son yıllarda çektiğim sıkıntıların intikamını alabilecek kadar ömür versin diye de dua ediyorum.
Neyse, tahlil sonuçlarının beklenenden çok iyi çıkması, ailemizde de büyük sevinç kaynağı oldu.
Eşim evde hemen teşhisi koydu: “Bak, mübarek Ramazan’da ağzına bir damla alkol koymadın, nasıl bütün değerlerin normale gelmiş” diye kafama vurdu.
Gerçekten de şeker değerlerim, Karaciğer değerlerim yaşıma göre gayet normal.
Kesinlikle kabul ediyorum ki, Ramazan ayı boyunca hiç içmemiş olmak, bana iyi gelmiş..
Bir yanda çok büyük pahalılık, bir yanda sağlık..
Dostların hediye ettiği viskiden her akşam bir duble içiyorum. Özellikle Kocaelispor maçlarında en az bir biradan da vazgeçemiyorum.
Ama bunun dışında artık ekstra alkole (hem sağlık, hem bütçe nedeniyle) son verdiğimi de belirtmek isterim.
Belki ülkemizde ve kentimizde bu korkunç mahalle baskısı, bu fütursuz yaşam biçimine müdahale uygulamaları olmasa, inat yapmaktan vazgeçip, tamamen alkolü bırakabilirim.
Ama benim gibi bir adam bile, gerekçesi ne olursa olsun alışkanlıklarından, yaşam biçiminden vazgeçerse bu kent ne hale gelir sevgili dostlar…
Şimdilik balık da yok.. Eylül’de balık başladığında, palamut, lüfer, hamsi, kalkan geldiğinde sanırım benim kan tahlili değerlerim de bir hayli bozulacaktır.
İyi pazarlar dilerim.