Yaklaşık bir hafta önce bu sütunlarda bir yazım çıktı..
Kendisini “İş insan olarak tanıtan aslen Of’lu, sonradan Gölcüklü Mehmet Coşkun isimli şahsın teşvikler alarak kurduğu, devletin kurumlarına büyük miktarlarda mal satarak büyüttüğü maske fabrikasını kapatışının ardından geçen şubat ayı sonunda işsiz kalan 20 kadar sahipsiz, örgütsüz işçinin har arayışlarını gündeme getirmiştim.
Mehmet Coşkun fabrikayı kapatmış, işçileri işten çıkartmış, tazminatlarını ödememişti.
İşçiler avukat tutup dava açmaya kalkınca, “30 Haziran’da bütün alacaklarınızı ödeyeceğim” demiş, ama bu sözünü de tutmamıştı.
Gariban işçilerin haklarını gündeme getirmek adına bu konuyu yazdım.
“İş insanı” geçinen Mehmet Coşkun’dan hiç ses çıkmadı.
Ama farkında olmadan Pandora’nın Kutusu’nu açmışım…
Bir dönemin hızlı ANAP’lısı, günümüzün önde gelen AKP’lisi “iş insanı” Mehmet Coşkun’un meğerse 10 parmağında 10 marifet varmış…
…………………….
Mehmet Coşkun vakası, aslında ilimizde ve ülkemizde “İş insanı” geçinen birileri ile “Siyaset insanı” geçinen birilerinin işbirliği yapmaları halinde ne gibi dolapların döndürüldüğüne yönelik çok açık bir örnektir.
Ben, sadece işten tazminatsız çıkartılan 20 civarındaki işçinin sesini duyurmak için bir yazı yazdım.
Aslında daha önceden de tanıdığım, geçmişte hakkında yazılar yazdığım Mehmet Coşkun’un bu yazı üzerine beni aramasını, açıklamalar yapmasını, tehdit etmesini veya alttan alıp sesimi kesmeye çalışmasını bekliyordum. Ancak Mehmet Coşkun hiç aramadı.
Ama bu yazı üzerine, önce Mehmet Coşkun’un şirketlerinde yaklaşık 15 yıl CEO’luk yapan, bütün sırlarını bilen, halen Bursa’da yaşayan Emin Bey isimli bir kişi aradı. Bazı bilgiler verdi, “Ayrıntı isterseniz, beni arayabilirsiniz” dedi.
Daha sonra Mehmet Coşkun’un 2010 yılında boşandığı eşi Nimet Öner hanım gazeteye kadar geldi. Elinde kalın dosyalar, bir dolu belge ile…
Nimet Hanım, “Bu kentte Mehmet Coşkun ile kimse uğraşamaz, hakkında yazı yazamaz diye düşünüyordum. Siz o yazıyı yazınca cesaret buldum, görüşmek istedim” dedi.
Mehmet Coşkun’un eski eşi Nimet Hanım, “O maske fabrikasının işçilerine söyleyin. Boşuna uğraşmasınlar. O adamdan 5 kuruş alamazlar. Mutlaka Mehmet Bey işin bir yolunu bulmuştur” dedi.
………………
Mehmet Coşkun ismi bu kentte önce ANAP zamanında duyuldu. Sıradan biriyken, en lüks araçlarda gezen, en şekil yaşayan iş insanı haline gelmişti.
Nimet Hanım’ın anlattığına göre, Mehmet Coşkun ayrıldığı eşi ve oğluna aylık 5 bin TL’lik nafakayı ödememiş. Nimet Hanım bu nedenle dava açmış. Mehmet Coşkun için yakalama kararı verilmiş.
Nitekim, yakalanıp tutuklanmış. Ama pandemi nedeniyle cezaevlerindeki hükümlülere izin verildiği için serbest kalmış.
Pek çok şirket kurmuş. ANAP devri bitince, hemen AKP’li olmuş… Bir dönem bakanlık yapan Faruk Çelik ile tesadüfen tanışınca, her yerde kendisini bakanın en yakın adamı olarak tanıtmış. Pek çok şirketi teşvikle, kredi ile kurmuş, sonra batırıp kapatmış.
Nimet Hanım anlattı. Halen, Yargıtay’da onay bekleyen 7-8 dosyası varmış. Nimet Hanım’la Mehmet Bey’in oğulları Emre büyümüş, okumuş, başarılı bir işadamı…
Ama babası, Emre adına da vekalet çıkartmış, krediler çekip, şirketler kurmaya kalkmış. Emre, babasını reddetmiş, soyadını değiştirmiş. Anne tarafından dedesinin soyadını kullanır olmuş.
Nimet Hanım çok şeyler anlattı. Hala eski kocasından hak ettiği nafakaların peşinde...
Bu devlete mal yapan maske fabrikasının şirketi Türkiş Holding’in ve diğer şirketlerin kuruluşunda Ziraat Bankası’ndan krediler çektiğini anlattı.
Nimet Hanım, “Ama yasal evraklara bakıldığında, sorumluluk hiçbir zaman Mehmet Bey’in üzerinde değildir. Hep başkaları borçlanmıştır” dedi.
…………………
Nimet Hanım’la çok uzun uzun konuştuk. O anlattıkça ben şaşırdım.
Nimet Hanım’a, “Günümüzde Mehmet Bey’in arkasındaki siyasetçi kimdir?” diye sordum.
Bana, “Gölcük Belediye Başkanı olduğu dönemde Mehmet Ellibeş ile aşırı samimi görüşmeler yaptığına tanık olmuştum” dedi.
Mehmet Coşkun, Değirmendere ile Halıdere arasındaki Değirmenpark’ı yaparken, Ellibeş, Gölcük Belediye Başkanıydı.
O bölgede Coşkun’un lehine düzenlemeler yapılmış, ağaçlar kesilmiş, gariban vatandaşların evleri yıkılmıştı.
Mehmet Coşkun vakası takip edilmesi, incelenmesi gereken bir davadır. Benim derdim, işten atılan ve tazminatlarını alamayan 20 işçi ile sınırlı… Ama bu tür vakalar ülkemizde ve ilimizde ANAP zamanında da çok yaşandı, AKP zamanında da ayyuka çıktı.
Bir de, bu “İş insanı” Mehmet Coşkun ile yine son yıllarda çok hızlı büyüyen “İş insanı” ve Kandıra GSOSB Yönetim kurulu Başkanı Mehmet Başol’un ilişkisi ile ilgili bilgiler var ki, çok farklı bir konu... Bu konunun ucu, FETÖ dosyalarına kadar da uzanabilir.
Eski eşi Mehmet Coşkun hakkında dereden tepeden uzun bir sohbet yaptığımız Nimet Öner hanımefendi, bir de KSO Başkanı Ayhan Zeytinoğlu’na sitem etti.
Bir dönem, Mehmet Coşkun ile Ayhan Zeytinoğlu karşı karşıya gelmiş, davalık olmuşlardı. Nimet Hanım, “Ayhan Zeytinoğlu’nun bugün sahibi olduğu ve işlettiği Başiskele sahilindeki limanla ilgili davaları kazanıp işletme hakkını almasında benim kendisine verdiğim belgeler yargıda etkili oldu. O liman benim sayemde çalışıyor. Ama Ayhan Zeytinoğlu bir daha beni hiç aramadı ve o limanla ilgili hakkımı bana hiç vermedi. Kendisine hakkımı helal etmiyorum” dedi.
…………………
Mehmet Coşkun vakası çok ilginç bir vaka... Dosya çok kabarık bir dosya... Eski eşi Nimet hanım milyonlarca lira alacaklı...
Eski eşine ve oğluna ayda 5 bin TL nafakayı ödememiş ama bu kentte çok zengin havalarında gezinmiş bir adam…
Devlet bankalarından krediler çekmiş, şirketler kurmuş, sonra “Battı” diyerek kapatıp kendisini sıyırmış bir adam…
Beyefendi beni arar, kendisiyle ilgili iddiaları yanıtlarsa, memnuniyetle kullanırım.
Halen; ikinci eşi ve kızıyla Başiskele ilçesindeki Alan Park Villa Sitesi’nde yaşadığı biliniyor.
Devletten krediler çekiyor, bankalardan çek koçanları alıyor, hayatını sürdürüyor.
Pandemi yasakları bitirse cezaevine dönecek. Yargıtay’da bekleyen dosyaları karara bağlanırsa belki yıllarca cezaevinde kalacak.
Bu “siyaset insanı” ve “iş insanı” geçinen dalaverecilerle ilgili kirli ilişkilerin bir şekilde son bulması lazım.
Umarım, benim bu çabalarım, en azından Mehmet Coşkun’un şimdilik kapattığı maske fabrikasından atılan işçilerin tazminatlarını almasını sağlar.
Konunun benim açımdan başka bir ilgisi ve bağlantısı bulunmuyor.
Ama şunu ifade edeyim, elimdeki bilgi ve belgelerin içerikleri, bu yazıda anlattıklarımdan çok daha fazladır.
