Yaklaşık 10 yıl kadar önce Kozluk’taki curcunadan bunalıp, Alikahya Kavanium Sitesi’ne taşındığımda derin bir “Ohhh” çekmiş, “Nihayet rahat ve huzurlu bir yaşam bölgesine geldim” diye şükretmiştim..
Kozluk’taki gürültüden bunalmıştım, trafik keşmekeşinden bunalmıştım. Akşam olup arabamla evime geldiğimde yarım saat arabayı park edecek yer aramaktan usanmıştım.
Hele pazar günleri bu bölgede Pazar kurulduğu için cumartesi akşamları bir araçlık park yeri bulmak için dört dönmekten bıkmış, arabamı taa Rasathane çevresine bırakabildikten sonra 2’inci yoldaki evime kadar yürümek zorunda kalmaktan bıkmıştım.
…………..
Alikahya’ya geldim. Çok daha mütevazi bir semt, çok daha mütevazi bir ev…
Ama sabah kuş sesleri ile uyanıyor, çevredeki boş yeşil alanların manzarasını izliyordum. Trafik yok denecek kadar azdı. Arabanıza park yeri bulmak hiç mesele değildi.
Sabancı Fabrikalarından gelen koku, hele hele zaman zaman Pakmaya’dan gelen çok pis koku biraz keyif kaçırsa da, Kozluk’a göre Alikahya’da yaşamak inanın çok büyük bir lükstü.
Sessiz insanlar Alikahya halkı.. Hani, “Ağzına vur, lokmasını al” türünden..
Çok büyük bölümü 1960’lı yıllardan itibaren Ordu ilinden (özellikle de Gölköy) göç edip bu bölgeye yerleşmişler.
İzmit sınırları içinde AKP’nin en yüksek oranda oy aldığı mahallelerden biri…
Dini bütün, mutaassıp, öyle haksızlığa uğradıklarında toplanıp eylem yapmayı, bağırıp çağırmayı falan düşünmeyen insanlar...
Ama şimdilerde herkes, Alikahya’lının ensesine vurup duruyor…
Toplu taşıma sisteminin en kötü, en baştan savma olduğu, özellikle belli saatlerde bu bölgeye giden minibüslerin tıkış tıkış olduğu bir bölge...
Cami sayısının okul sayısından en az 2 kat fazla olduğu, bir günlük gazete alabilmek için çok çaba harcamanız gereken bir bölge…
Çok geniş bir alanda evinize bir şişe bira alabilmek için sadece bir dükkan bulabildiğiniz, üç harfli zincir marketlerin en küçük ve en baştan savma şubelerine teslim edilmiş bir bölge.
Aslında İzmit’in en güzel, en sakin, en huzurlu yaşayabileceğiniz bölgesi… Ama giderek Alikahya’da yaşam zorlaşıyor.
……………………..
Yıllar önce Hyundai’nin kuruluşu aşamasında bu bölge insanının elinden arsalarının hangi vaatlerle toplandığını bilirim.
Yine yıllar önce bu bölgenin en uç tarafında Asım Kibar OSB kurulurken, ne dolaplar döndüğünü bilirim…
Bu bölge öyle bakir, öyle boştu ki, uzun yıllar önce, Sefa Sirmen döneminde Türkiye’deki ilk çöp fabrikasının kurulması için de bu bölge seçilmişti.
Ama çöp fabrikası yapılırken bir söz verilmişti: En geç 20 yıl içinde bu fabrikanın ömrü dolacak, çöp depolama alanı üzeri örtülerek kapatılacaktı.
Bu vade çoktan doldu.. Çöp fabrikası çalışıyor. Aslında pek çok kişi, Alikahya’daki en büyük sorunun çöp fabrikası olduğunu zanneder.
Benim evimin balkonu, çöp fabrikasına bakıyor. Sıkıntı çöp fabrikası değil…
Sıkıntı ömrü çoktan dolan, ama hala bütün kentin çöplerinin boşaltıldığı depolama alanı... Hele bu sıcak yaz günlerinde çok pis çöp kokuyor Alikahya..
Hep “Kaldıracağız” dediler ya, şimdilerde ikinci çöp tesisini aynı bölgeye kuruyorlar.
Yine Alikahya’da kimsenin sesi çıkmıyor. Bu bölgedeki bir sitede aylık aidatlara 50 TL zam yapılsa ortalık ayağa kalkıyor da, yıllardır “Tamam bu çöp tesisini kapatacağız” diyenlerin bu gün aynı bölgeye (başka yer bulamadılar) ikinci çöp tesisini kurmasına kimsenin sesi çıkmıyor.
………………
Hava kapalı, yağmur beklentisi yüksekse, hele hele gürleyen ve şimşekler çakan bulutların dolu yüklü olduğu tespit edilirse, kendinizi savaş ortamında zannederseniz Alikahya’da..
Bölgedeki otomobil fabrikası Hyundai, dolu yüklü olduğu düşünülen bulutlara ses bombası gönderir arka arkaya...
“Güm… Güm… Güm…” Barbaros’un gemilerinden düşmana top yağdırılıyor zannederseniz.
Yeni Kocaeli Stadı açıkken, özellikle maç günlerinde Alikahya trafiği kilitlenir. İnsanlar stada gidecek veya dönecek yol bulamazlar...
Maç günleri, Alikahya’da taksiciler bile evinden çıkmaz, müşteri kabul etmezler. Çünkü gidecek yol bulamazlar.
Şu sıralar yeni bir tehlike ve risk başladı. İnanılmaz bir TIR trafiği var Alikahya’nın daracık ve karanlık ara sokaklarında... Vızır vızır gidip geliyor TIR’lar...
Asım Kibar OSB’deki fabrikalara malzeme götürüyor, imal edilmiş ürünleri limanlara taşıyorlar.
Oysa, TEM Otoyolu da bu mahallenin göbeğinden geçiyor. Alikahya’nın bir ucu TEM, bir ucu D-100…
Ama fabrikalar bölgesiyle bu yolların bağlantısı yok. Bütün TIR’lar, Alikahya’nın göbeğinden geçiyor. Üstelik günün 24 saati TIR trafiği hiç durmuyor.
…………………..
Pis kokuyor Alikahya… Daha da kokacak.
Üzerinden her gün binlerce TIR geçiyor.. Bölgeye yeni fabrikalar da yapıyorlar.
Yakında daha çok geçecek. Ana yollarla fabrikalar bölgesi arasında bağlantı yolu yapılmıyor.
Bölgeye tramvay gelmiyor, onlarca fabrikaya ulaşımın sağlandığı yollar geceleri zifiri karanlık, aydınlatma bile yapılmıyor.
Benim sessiz, sakin, devletine saygılı, dini bütün komşuların sinirleniyorlar... Ama hiç sesleri çıkmıyor.
Bu bölgeye verilen sözlerin hiç biri tutulmamış… Tam tersine her geçen gün yeni bir yük yükleniyor Alikahya’nın omuzlarına...
Gürültü artıyor. Trafik sıkışıyor… Kargaşa çoğalıyor. Koku artıyor…
Ne çektin be Alikahya…
Ama helal olsun, hiç sesin çıkmıyor.